Yol Öyküleri,Murat Alpavut'un ilk eseri, yaşanmış gerçek öyküleri derleyip aslında hepimizin çok yakından bildiği, bizzat yaşadığı veya tanık olduğu olayları özgün bir ustalıkla akıcı, üzücü, düşündürücü ve sorgulayıcı bir tarzda okuyucusuna sunuyor yazar. Onun bizlerden farkı akıl edip bu yaşanmış gerçek bireysel öyküleri, yaşam anlarını, kesintileri belgeleyip gelecek kuşaklara veya tarihe, edebiyata, kültüre kendince alçakgönüllü ama çok anlamlı ve değerli bir çalışma ile sunuyor olması. Bu eseri ile vasatın üstünde bilinenin üzerinde sıradan ve tanıdık olmayan farklı bir Kürt gazeteciliği anlayışını da ispatlamış oluyor.
Birbiriyle uğraşan, birbirini çekemeyen, çelme atan zihniyete bence verilen en anlamlı yanıt. Alternatif olabilecek alışılmışın ötesinde bir bakış. Böylesi işlerle ugraşmalı Kürt entellektüel çevresi, elde yığınla malzeme, ilham, kaynak, belge, bulgu, olgu, veri, ne aranmak isteniyorsa mevcut.Murat Alpavutiyi, ciddi, samimi, içten bir anlatıcı biri olduğunu bu eseriyle ayrıca da belgelemiş oluyor.
Yol öykülerinde birbirlerinden farklı coğrafyalarda yaşanan Kürt trajedileri anlatılıyor. Her bir öykü hakkında ciltlerce roman yazılabilir aslında. Yine her bir öykü hedefini candan vuran bir ok gibi yaralayıcı, insanı silkeleyip onlarca soruyu sordurucu, düşündürücü bir kurgu ile hazırlanmış. Kürtler tarihini yazmaz yaşar diyen biri gibi, Kürtler edebiyat yapmıyorlar, edebiyat yaşıyor, yaşatıyorlar. İhtiyacı olana haddinden fazla yetecek meyveler, ürünler ortada irdeleyicilerini bekliyor.
Bu anlamda Avrupa, burada ki rahat ortam, sayısız olanak ülkedeki olanaksızlıklar ile kıyaslanamayacak ve tartışma götürmeyecek kadar uygun ve elverişli.Murat Alpavutelindeki malzemeyi iyi kullanıp pastasını yapan bir usta gibi heybetli ve övünmeye değecek bu eseri ile ciddi bir başlangıca umarım vesile olur. Zira yaşananlar, yaşadıklarımızın çok azı belgelere, kayıtlara geçti. Hele hele içinde bulunduğumuz Avrupa ortamında hükümetler, güvenlik güçleri, şu bu olup bitenleri bildi, ama halklar, Avrupalı yerli halklar ne yaşadığımız, nelere tanık olduğumuzu, ne ye karşı mücadele edildiğini yeteri kadar anlamadı, duymadı, onlara gösterilmedi, eksik, yanlı, ve yanlış gösterildi.
Yol öyküleribir çağrı da olabilir aslında, bu anlamda gelin biz bu öyküleri daha çok yazalım, bu öykülerden romanlar oluşur, şiir oluşur, sinema, tiyatro, resim, edebiyat oluşur. Siyasete yıllarını verenler bugün bin pişman köşelerine çekilmiş hiç bir şey olmamış, yaşanmamış takılıyorlar. Ama bir edebiyatın, sanatın, yazının dili ölümsüzdür, uzun solukludur, kalıcıdır. Kürtler çok siyaset yaptı ortada olanlar belli, gelin biraz da edbiyat ile uğraşalım. O yüzden daha çok yazalım, yazıya daha çok bulaşalım. Daha çok edebiyat, okuma, kitap şenliklerimiz, şölenlerimiz, festivallerimiz olsun. Kitapları okuyalım, okutalım, anlamını ve değerini hem kendi hem dostlarımızın bir üst bilincine çıkaralım ve buna uygun davranıp öyle yaşayalım.
Murat Alpavutbu son kavgada alnın akıyla çıkanların arasında saygın, ciddi ve seviyeli bir yeri şimdiden almış vaziyette. Çok çok daha iyisini yapabilecek kadar elinde olanak ve malzeme olduğu malum.Yol öyküleriKürdün bulunduğu her platformda çok yönlü tartışılmalı, okunmalı, okutulmalıdır. Bu öyküler bizi anlatıyor birbirimize, acılarımızı, kaygılarımızı, yitirdiklerimizi, sancılarımızı. Ama bunların hepsine merhem olacak ilaca nasıl ulaşabileceğimizi de. Yani birbirimiz ile, okuyarak, anlatarak, konuşup konuşturarak, kesinlikle hakaret ve küfür ederek değil.
Yol Öyküleri,Murat Alpavut'un ilk eseri, yaşanmış gerçek öyküleri derleyip aslında hepimizin çok yakından bildiği, bizzat yaşadığı veya tanık olduğu olayları özgün bir ustalıkla akıcı, üzücü, düşündürücü ve sorgulayıcı bir tarzda okuyucusuna sunuyor yazar. Onun bizlerden farkı akıl edip bu yaşanmış gerçek bireysel öyküleri, yaşam anlarını, kesintileri belgeleyip gelecek kuşaklara veya tarihe, edebiyata, kültüre kendince alçakgönüllü ama çok anlamlı ve değerli bir çalışma ile sunuyor olması. Bu eseri ile vasatın üstünde bilinenin üzerinde sıradan ve tanıdık olmayan farklı bir Kürt gazeteciliği anlayışını da ispatlamış oluyor.
Birbiriyle uğraşan, birbirini çekemeyen, çelme atan zihniyete bence verilen en anlamlı yanıt. Alternatif olabilecek alışılmışın ötesinde bir bakış. Böylesi işlerle ugraşmalı Kürt entellektüel çevresi, elde yığınla malzeme, ilham, kaynak, belge, bulgu, olgu, veri, ne aranmak isteniyorsa mevcut.Murat Alpavutiyi, ciddi, samimi, içten bir anlatıcı biri olduğunu bu eseriyle ayrıca da belgelemiş oluyor.
Yol öykülerinde birbirlerinden farklı coğrafyalarda yaşanan Kürt trajedileri anlatılıyor. Her bir öykü hakkında ciltlerce roman yazılabilir aslında. Yine her bir öykü hedefini candan vuran bir ok gibi yaralayıcı, insanı silkeleyip onlarca soruyu sordurucu, düşündürücü bir kurgu ile hazırlanmış. Kürtler tarihini yazmaz yaşar diyen biri gibi, Kürtler edebiyat yapmıyorlar, edebiyat yaşıyor, yaşatıyorlar. İhtiyacı olana haddinden fazla yetecek meyveler, ürünler ortada irdeleyicilerini bekliyor.
Bu anlamda Avrupa, burada ki rahat ortam, sayısız olanak ülkedeki olanaksızlıklar ile kıyaslanamayacak ve tartışma götürmeyecek kadar uygun ve elverişli.Murat Alpavutelindeki malzemeyi iyi kullanıp pastasını yapan bir usta gibi heybetli ve övünmeye değecek bu eseri ile ciddi bir başlangıca umarım vesile olur. Zira yaşananlar, yaşadıklarımızın çok azı belgelere, kayıtlara geçti. Hele hele içinde bulunduğumuz Avrupa ortamında hükümetler, güvenlik güçleri, şu bu olup bitenleri bildi, ama halklar, Avrupalı yerli halklar ne yaşadığımız, nelere tanık olduğumuzu, ne ye karşı mücadele edildiğini yeteri kadar anlamadı, duymadı, onlara gösterilmedi, eksik, yanlı, ve yanlış gösterildi.
Yol öyküleribir çağrı da olabilir aslında, bu anlamda gelin biz bu öyküleri daha çok yazalım, bu öykülerden romanlar oluşur, şiir oluşur, sinema, tiyatro, resim, edebiyat oluşur. Siyasete yıllarını verenler bugün bin pişman köşelerine çekilmiş hiç bir şey olmamış, yaşanmamış takılıyorlar. Ama bir edebiyatın, sanatın, yazının dili ölümsüzdür, uzun solukludur, kalıcıdır. Kürtler çok siyaset yaptı ortada olanlar belli, gelin biraz da edbiyat ile uğraşalım. O yüzden daha çok yazalım, yazıya daha çok bulaşalım. Daha çok edebiyat, okuma, kitap şenliklerimiz, şölenlerimiz, festivallerimiz olsun. Kitapları okuyalım, okutalım, anlamını ve değerini hem kendi hem dostlarımızın bir üst bilincine çıkaralım ve buna uygun davranıp öyle yaşayalım.
Murat Alpavutbu son kavgada alnın akıyla çıkanların arasında saygın, ciddi ve seviyeli bir yeri şimdiden almış vaziyette. Çok çok daha iyisini yapabilecek kadar elinde olanak ve malzeme olduğu malum.Yol öyküleriKürdün bulunduğu her platformda çok yönlü tartışılmalı, okunmalı, okutulmalıdır. Bu öyküler bizi anlatıyor birbirimize, acılarımızı, kaygılarımızı, yitirdiklerimizi, sancılarımızı. Ama bunların hepsine merhem olacak ilaca nasıl ulaşabileceğimizi de. Yani birbirimiz ile, okuyarak, anlatarak, konuşup konuşturarak, kesinlikle hakaret ve küfür ederek değil.