“İnanılmaz şeyler söylüyorlar, kulaklarınızla duyuyorsunuz. Bir ay oldu mu? “Yetkili” bir ağız, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğundan beri, “Avrupa'ya katılmayı amaç edindiğini” söyledi. Lütfen, peçetelerle havluları birbirine karıştırmayalım! Türkiye Cumhuriyeti'nin amaç edindiği “çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmaktır”; eğer, bu düzey Avrupa'daysa, elbette Avrupa'nın “düzeyini yakalamaya” çabalayacağız; başka bir yerdeyse -ki hanidir öyledir- bu taktirde, Türkiye'nin amacı, o yerdeki “düzeyi yakalamak” olacaktır.
Attilâ İlhan Ufkun Arkasını Görebilmek'te, Gazi Mustafa Kemal'in başlayarak bugüne kadarki yolculuğunu değerlendiriyor. Bu yolculukta üzerinde ısrarla durduğu nokta ise “çağdaş uygarlık düzeyi” ile “Batılılaşma”nın aynı kavramlar olduğu “yanlış saptaması”nın kökenleri. Attilâ İlhan, Gazi Mustafa Kemal'in temellerini attığı inkılapçı yapınıın ardından, “Milli Şef”dönemiyle birlikte devlete bürokratik mekanizmaların hakim olduğu saptamasını yapıyor ve Türkiye'nin bugününü bu değerlendirmeden yola çıkarak değerlendiriyor.
‘Kemalizm'le sosyalizm, nerede buluşur?
12 Mart sonrası, o bunaltıcı yaz! Bazı sabahlar, vapurdan Alsancak'da iniyor: Kordon boyunca, Konak'a yürüyorum: için için kaynayan, tirşe rengi bir deniz, yer yer gökkuşağı yansımalı mazot lekelerinin dağıldığı suya, iri taş parçaları halinde düşen, martılar; sonra, gagalarında çırpınan bir balıkla, yükselişleri! İçimde hep aynı soru: Türkiye, bu ‘çektiklerini' hak etti mi? Gâzi öleli, neden üstyapısal bunalımların birisi bitti mi, öbürü hemen başlıyor?
‘Üstyapısal' kelimesinin üstüne bastım, bilir misiniz neden: ‘askeri müdahale alışkanlığımız' başladığında, hiç kuşkusuz ‘altyapısal' sorunlarımız vardı (sözgelişi, ulusal gelirin paylaşımı kötüydü) ama bu, ‘karma ekonomimimizin' ne gelişmesini engelliyordu, ne de büyümesini….
“İnanılmaz şeyler söylüyorlar, kulaklarınızla duyuyorsunuz. Bir ay oldu mu? “Yetkili” bir ağız, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğundan beri, “Avrupa'ya katılmayı amaç edindiğini” söyledi. Lütfen, peçetelerle havluları birbirine karıştırmayalım! Türkiye Cumhuriyeti'nin amaç edindiği “çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmaktır”; eğer, bu düzey Avrupa'daysa, elbette Avrupa'nın “düzeyini yakalamaya” çabalayacağız; başka bir yerdeyse -ki hanidir öyledir- bu taktirde, Türkiye'nin amacı, o yerdeki “düzeyi yakalamak” olacaktır.
Attilâ İlhan Ufkun Arkasını Görebilmek'te, Gazi Mustafa Kemal'in başlayarak bugüne kadarki yolculuğunu değerlendiriyor. Bu yolculukta üzerinde ısrarla durduğu nokta ise “çağdaş uygarlık düzeyi” ile “Batılılaşma”nın aynı kavramlar olduğu “yanlış saptaması”nın kökenleri. Attilâ İlhan, Gazi Mustafa Kemal'in temellerini attığı inkılapçı yapınıın ardından, “Milli Şef”dönemiyle birlikte devlete bürokratik mekanizmaların hakim olduğu saptamasını yapıyor ve Türkiye'nin bugününü bu değerlendirmeden yola çıkarak değerlendiriyor.
‘Kemalizm'le sosyalizm, nerede buluşur?
12 Mart sonrası, o bunaltıcı yaz! Bazı sabahlar, vapurdan Alsancak'da iniyor: Kordon boyunca, Konak'a yürüyorum: için için kaynayan, tirşe rengi bir deniz, yer yer gökkuşağı yansımalı mazot lekelerinin dağıldığı suya, iri taş parçaları halinde düşen, martılar; sonra, gagalarında çırpınan bir balıkla, yükselişleri! İçimde hep aynı soru: Türkiye, bu ‘çektiklerini' hak etti mi? Gâzi öleli, neden üstyapısal bunalımların birisi bitti mi, öbürü hemen başlıyor?
‘Üstyapısal' kelimesinin üstüne bastım, bilir misiniz neden: ‘askeri müdahale alışkanlığımız' başladığında, hiç kuşkusuz ‘altyapısal' sorunlarımız vardı (sözgelişi, ulusal gelirin paylaşımı kötüydü) ama bu, ‘karma ekonomimimizin' ne gelişmesini engelliyordu, ne de büyümesini….