Bir edebi tür olarak on dokuzuncu yüzyılın son çeyreğinde ülkeye giren Türk romanının kökenleri, kendisini doğuran toplumsal, hatta siyasal ve zihinsel dönüşümden ayrı düşünülemez. Dolayısıyla, roman Türkiye'de, Batı'da ortaya çıkışından çok farklı ve kendine özgü nitelikler sergileyerek yeni bir algılama ve toplumsal kurgunun köklerini bağrında taşıyarak doğmuş, neredeyse bir siyasal aktör rolü oynamıştır. Ahmet Ö. Evin de bu çalışmasında, Türk romanının doğuşunu metinler üstünden ve arkaplanıyla birlikte irdelerken, dış etkenleri karşılaştırmalı ve çözümlemeci bir mantıkla ele alıp, romanın o dönemde bir toplumsal dönüşüm aracı olarak görüldüğünü örnekleriyle ortaya koyuyor...
Bir edebi tür olarak on dokuzuncu yüzyılın son çeyreğinde ülkeye giren Türk romanının kökenleri, kendisini doğuran toplumsal, hatta siyasal ve zihinsel dönüşümden ayrı düşünülemez. Dolayısıyla, roman Türkiye'de, Batı'da ortaya çıkışından çok farklı ve kendine özgü nitelikler sergileyerek yeni bir algılama ve toplumsal kurgunun köklerini bağrında taşıyarak doğmuş, neredeyse bir siyasal aktör rolü oynamıştır. Ahmet Ö. Evin de bu çalışmasında, Türk romanının doğuşunu metinler üstünden ve arkaplanıyla birlikte irdelerken, dış etkenleri karşılaştırmalı ve çözümlemeci bir mantıkla ele alıp, romanın o dönemde bir toplumsal dönüşüm aracı olarak görüldüğünü örnekleriyle ortaya koyuyor...