17. yüzyıl Fransız filozofu Pascal, bilim insanı ve düşünür kimliğinin yanında Janseniusçuluğun karargâhı Port-Royal ile ilişki içerisinde olan dindar bir kişidir. Ancak dönemin skolastik, dogmatik ve sorgulamayan din anlayışına itirazı vardır Pascal'ın. Dönemin koşulları gereği taraflılığını ve kimliğini gizli tutmaya çalışan Pascal, elinizdeki kitapla Cizvitlerin ‘gevşek' din ve ahlak anlayışlarına savaş açar. Hayalî bir ‘taşralı'ya hitaben kaleme alınan bu mektuplar, Pascal'ın din felsefesine ışık tutmakla beraber, dönemin felsefe, teoloji ve insan anlayışına ışık tutmaktadır. Kısa sürede el altından yayılan bu mektuplar, halkın din anlayışının değişiminde büyük bir rol oynamış ve dönemin otoriteleri karşı mektuplar yayımlamak zorunda kalmışlardır.
Taşra Mektupları'nı ilginç ve özgün kılan şeylerden biri de, yazarın bu savaşı, o döneme kadar pek de aşina olunmayan bir yöntemle; eleştirinin yıkıcı silahı yergiyi, alayı ve elbette ki başkaldırıyı ustalıkla sergilemiş olmasıydı. Hakikate inanmanın verdiği güçle gür ve meydan okuyan bu karşı duruş, bir anlamda, yaklaşan Akıl Çağının, yani 18. yüzyılın habercisidir de.
17. yüzyıl Fransız filozofu Pascal, bilim insanı ve düşünür kimliğinin yanında Janseniusçuluğun karargâhı Port-Royal ile ilişki içerisinde olan dindar bir kişidir. Ancak dönemin skolastik, dogmatik ve sorgulamayan din anlayışına itirazı vardır Pascal'ın. Dönemin koşulları gereği taraflılığını ve kimliğini gizli tutmaya çalışan Pascal, elinizdeki kitapla Cizvitlerin ‘gevşek' din ve ahlak anlayışlarına savaş açar. Hayalî bir ‘taşralı'ya hitaben kaleme alınan bu mektuplar, Pascal'ın din felsefesine ışık tutmakla beraber, dönemin felsefe, teoloji ve insan anlayışına ışık tutmaktadır. Kısa sürede el altından yayılan bu mektuplar, halkın din anlayışının değişiminde büyük bir rol oynamış ve dönemin otoriteleri karşı mektuplar yayımlamak zorunda kalmışlardır.
Taşra Mektupları'nı ilginç ve özgün kılan şeylerden biri de, yazarın bu savaşı, o döneme kadar pek de aşina olunmayan bir yöntemle; eleştirinin yıkıcı silahı yergiyi, alayı ve elbette ki başkaldırıyı ustalıkla sergilemiş olmasıydı. Hakikate inanmanın verdiği güçle gür ve meydan okuyan bu karşı duruş, bir anlamda, yaklaşan Akıl Çağının, yani 18. yüzyılın habercisidir de.