"Boğaziçi kıyılarında yetişmiş bu eski aile çocuğunun, bu halk havalarını, Rumeli, Kozan ve Afşar türkülerini, Kastamonu ve Trabzon oyun havalarını, eski Bektaşi nefeslerini, Kadirî nefeslerini tıpkı bir Dede veya Hafız Post gibi beğenmesi, onları kendine mahsus bir eda ile söylemesi Mümtaz için yepyeni bir ufuk olmuştu. Kaç defa bu havaları söylerken onu bir aşiret kızı veya tatil günlerinde rengarenk kadifeden, atlastan elbiselerini, kuşaklarını, sırmalı papuçlarını giyerek kızlar gününe giden Kütahyalı bir genç gelin sanmıştı."
-A. Hamdi Tanpınar,Huzur-
Beş Şehir, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Huzur gibi eserleriyle Türk edebiyatının mihenk taşı olan Ahmet Hamdi Tanpınar'ın üzerinde
en az durulan yönlerinden biri, halk edebiyatı ve özellikle türkülere bakışıdır. Nurettin Albayrak, Tanpınar'ın Türküsü'nde bu alandaki boşluğu dolduruyor.
Albayrak, bu vesileyle yazarın Türk halk müziğiyle kurduğu ilişkinin izlerini hem yaşam öyküsünde hem de edebi serüveninde sürüyor. Tanpınar'ın türkülerle ilgili fikirlerini serimlerken, aynı zamanda edebi metinlerinde bahsi geçen türkülerin sözlerini ve notalarını da ilk kez bir arada kayıt altına alıyor.
"Boğaziçi kıyılarında yetişmiş bu eski aile çocuğunun, bu halk havalarını, Rumeli, Kozan ve Afşar türkülerini, Kastamonu ve Trabzon oyun havalarını, eski Bektaşi nefeslerini, Kadirî nefeslerini tıpkı bir Dede veya Hafız Post gibi beğenmesi, onları kendine mahsus bir eda ile söylemesi Mümtaz için yepyeni bir ufuk olmuştu. Kaç defa bu havaları söylerken onu bir aşiret kızı veya tatil günlerinde rengarenk kadifeden, atlastan elbiselerini, kuşaklarını, sırmalı papuçlarını giyerek kızlar gününe giden Kütahyalı bir genç gelin sanmıştı."
-A. Hamdi Tanpınar,Huzur-
Beş Şehir, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Huzur gibi eserleriyle Türk edebiyatının mihenk taşı olan Ahmet Hamdi Tanpınar'ın üzerinde
en az durulan yönlerinden biri, halk edebiyatı ve özellikle türkülere bakışıdır. Nurettin Albayrak, Tanpınar'ın Türküsü'nde bu alandaki boşluğu dolduruyor.
Albayrak, bu vesileyle yazarın Türk halk müziğiyle kurduğu ilişkinin izlerini hem yaşam öyküsünde hem de edebi serüveninde sürüyor. Tanpınar'ın türkülerle ilgili fikirlerini serimlerken, aynı zamanda edebi metinlerinde bahsi geçen türkülerin sözlerini ve notalarını da ilk kez bir arada kayıt altına alıyor.