"Eğilip, suda yansıyan yüzüme baktım. Üstümdeki eprimiş giysiler içinde tuhaf görünüyordum. Suda yansıyan adama gülümsedim, o da bana gülümsedi. Çocukluktan kalma bir alışkanlığım da her gece uyumadan önce, aynadan bakmaktı. Başım döndü. Su, çöl, güneş, kum, suda yansıyan adam, ölü güvercin, çıplak ayak izleri, karanlık..."
Yavuz Ekinci, insanlığın temel sorunlarına, gündelik hayata, bölgesel çatışmaların yarattığı insan trajedilerine, edebiyatın binlerce yıllık birikiminden bakmaya çalışan bir yazar.
Sırtımdaki Ölüler'de yer alan öyküler, edebiyatın küçük burjuvalara özgü varoluş sorunlarına sıkıştığı yerde, gözleri zorlayan koyu bir karanlığa açılan birer pencere... Gözlerden kaçırılanlara, görmezden gelinenlere yapılmış bir vurgu. Açılan o pencereden giren ve havayı değiştiren bir cereyan...
"Eğilip, suda yansıyan yüzüme baktım. Üstümdeki eprimiş giysiler içinde tuhaf görünüyordum. Suda yansıyan adama gülümsedim, o da bana gülümsedi. Çocukluktan kalma bir alışkanlığım da her gece uyumadan önce, aynadan bakmaktı. Başım döndü. Su, çöl, güneş, kum, suda yansıyan adam, ölü güvercin, çıplak ayak izleri, karanlık..."
Yavuz Ekinci, insanlığın temel sorunlarına, gündelik hayata, bölgesel çatışmaların yarattığı insan trajedilerine, edebiyatın binlerce yıllık birikiminden bakmaya çalışan bir yazar.
Sırtımdaki Ölüler'de yer alan öyküler, edebiyatın küçük burjuvalara özgü varoluş sorunlarına sıkıştığı yerde, gözleri zorlayan koyu bir karanlığa açılan birer pencere... Gözlerden kaçırılanlara, görmezden gelinenlere yapılmış bir vurgu. Açılan o pencereden giren ve havayı değiştiren bir cereyan...