Deniz Kavukçuoğlu'nun yeni yapıtı "Sen Vatan Haini misin, Baba?", siyasal düşüncesi ve çabası dolayısıyla memleketinden ayrı yaşamak durumunda bırakılmış bir aydının acı-tatlı anıları. Kavukçuoğlu bütün bu geçmiş zamanı bir "gizli romancı" ustalığıyla dile getiriyor ve ben bu "gizli roman"ı soluk soluğa okudum. Yakın tarihimizle ödeşmek, yüz yüze gelmek isteyenler için gerçekten önemli bir kitap.
Selim İleri
Alageyik Sokağı Bir Liman mıydı? adlı ilk anılar kitabında Deniz Kavukçuoğlu bir çocuktu, bir yeniyetmeydi. İkinci anı kitabı "Sen Vatan Haini misin, Baba?", Türkiye yurttaşlığından atılmış, vatansız kalıp anayurduna bir türlü dönemeyen yetişkin bir yazarı, Avrupa'nın çeşitli kentlerinde geçen sürgünlük anılarını dile getiriyor. Her zaman edebiyatın temel taşlarından biri olan "hüzün", yurt özlemi içinde kıvranan yazarın, satırlarına öylesine sinmiş ki. Dramatik, hatta trajik diyebileceğim birtakım yaşantıları dile getirirken bile, ironik, yer yer komik ayrıntıları öylesine güzel sahneliyor ki Kavukçuoğlu. Bazı bölümleri okurken bir Çehov mizahı inceliği yaşadım. Kendini bir serüven tadında okutan bu kitabın ardında, geleceğin usta bir romancısının görüntüsü var.
Erdal Öz-
Deniz Kavukçuoğlu'nun yeni yapıtı "Sen Vatan Haini misin, Baba?", siyasal düşüncesi ve çabası dolayısıyla memleketinden ayrı yaşamak durumunda bırakılmış bir aydının acı-tatlı anıları. Kavukçuoğlu bütün bu geçmiş zamanı bir "gizli romancı" ustalığıyla dile getiriyor ve ben bu "gizli roman"ı soluk soluğa okudum. Yakın tarihimizle ödeşmek, yüz yüze gelmek isteyenler için gerçekten önemli bir kitap.
Selim İleri
Alageyik Sokağı Bir Liman mıydı? adlı ilk anılar kitabında Deniz Kavukçuoğlu bir çocuktu, bir yeniyetmeydi. İkinci anı kitabı "Sen Vatan Haini misin, Baba?", Türkiye yurttaşlığından atılmış, vatansız kalıp anayurduna bir türlü dönemeyen yetişkin bir yazarı, Avrupa'nın çeşitli kentlerinde geçen sürgünlük anılarını dile getiriyor. Her zaman edebiyatın temel taşlarından biri olan "hüzün", yurt özlemi içinde kıvranan yazarın, satırlarına öylesine sinmiş ki. Dramatik, hatta trajik diyebileceğim birtakım yaşantıları dile getirirken bile, ironik, yer yer komik ayrıntıları öylesine güzel sahneliyor ki Kavukçuoğlu. Bazı bölümleri okurken bir Çehov mizahı inceliği yaşadım. Kendini bir serüven tadında okutan bu kitabın ardında, geleceğin usta bir romancısının görüntüsü var.
Erdal Öz-