"Göç yüzünden sokağa çıkamaz olduk. Bizim gençliğimizde Doğulu hissederdim
ben kendimi, Orta Anadolulu olmama rağmen. O zaman Doğu insanı mertti,
dürüsttü. İşte işçi olmaya gelirlerdi buralarda fabrikalarda. Ekmeklerini
taştan çıkarıyorlardı. Onlar sapına kadar adamdı gerçekten de. Şimdi kalmadı
onlar. Hepsi bozuldu. Şimdi İzmir'e bir bak: Nerede mafya varsa Kürt,
yankesici Kürt, pezevengi Kürt, kapkaççı Kürt."
Cenk Saraçoğlu'nun elinizdeki çalışması için yaptığı bir mülakattan, bu
sözler. Benzer yakınmalara, gündelik hayatta, kentli orta sınıflar arasında
sıkça rastlanıyor. Göçmenlerin, özellikle Kürtlerin, sosyal hayatı bozduğuna
ve geçim olanaklarını daralttığına dair algı, Türkiye'nin kentlerinde hayli
yaygındır. Saraçoğlu, Kürtlere yönelik bu algının temelinde, sadece doğrudan
doğruya milliyetçi ideolojinin etkilerinin değil, orta sınıfların
yoksullaşmasının ve tutunum kaybının yattığını gösteriyor.
Asıl önemlisi, gündelik/popüler milliyetçiliğin Kürt algısında önemli bir
dönüşümün vuku bulmasıdır. İnkârın yerini, "tanıyarak dışlama" alıyor: Kürt
kimliğini tanıyan, fakat onu klişeleştirerek karalayan bir ayrımcılık
söylemi... Cenk Saraçoğlu, "tanıyarak dışlama"yı, resmî Türk
milliyetçiliğinin Kürt sorunundaki inkâr politikasının geçersizleşmesiyle
ortaya çıkan bir reaksiyon olarak ele alıyor... Ve İzmir örneğinde,
"tanıyarak dışlama" söyleminin özgül bir kentsel dönüşüm dinamiği ve
sınıfsal-toplumsal bağlam içindeki oluşumunu inceliyor.
Sayfa Sa
"Göç yüzünden sokağa çıkamaz olduk. Bizim gençliğimizde Doğulu hissederdim
ben kendimi, Orta Anadolulu olmama rağmen. O zaman Doğu insanı mertti,
dürüsttü. İşte işçi olmaya gelirlerdi buralarda fabrikalarda. Ekmeklerini
taştan çıkarıyorlardı. Onlar sapına kadar adamdı gerçekten de. Şimdi kalmadı
onlar. Hepsi bozuldu. Şimdi İzmir'e bir bak: Nerede mafya varsa Kürt,
yankesici Kürt, pezevengi Kürt, kapkaççı Kürt."
Cenk Saraçoğlu'nun elinizdeki çalışması için yaptığı bir mülakattan, bu
sözler. Benzer yakınmalara, gündelik hayatta, kentli orta sınıflar arasında
sıkça rastlanıyor. Göçmenlerin, özellikle Kürtlerin, sosyal hayatı bozduğuna
ve geçim olanaklarını daralttığına dair algı, Türkiye'nin kentlerinde hayli
yaygındır. Saraçoğlu, Kürtlere yönelik bu algının temelinde, sadece doğrudan
doğruya milliyetçi ideolojinin etkilerinin değil, orta sınıfların
yoksullaşmasının ve tutunum kaybının yattığını gösteriyor.
Asıl önemlisi, gündelik/popüler milliyetçiliğin Kürt algısında önemli bir
dönüşümün vuku bulmasıdır. İnkârın yerini, "tanıyarak dışlama" alıyor: Kürt
kimliğini tanıyan, fakat onu klişeleştirerek karalayan bir ayrımcılık
söylemi... Cenk Saraçoğlu, "tanıyarak dışlama"yı, resmî Türk
milliyetçiliğinin Kürt sorunundaki inkâr politikasının geçersizleşmesiyle
ortaya çıkan bir reaksiyon olarak ele alıyor... Ve İzmir örneğinde,
"tanıyarak dışlama" söyleminin özgül bir kentsel dönüşüm dinamiği ve
sınıfsal-toplumsal bağlam içindeki oluşumunu inceliyor.
Sayfa Sa