1875-1955 yılları arasında yaşamış olan Alman yazarı Thomas Mann, henüz ünlü yapıtı Doktor Fautus'u yazarken sıradışı bir kukla oyunu olarak tasarlamaya başladığı bu mizah dolu öyküsünde, yalnızca Ortaçağın büyüleyici dekorunda geçen saray aşklarını, şövalyeleri, cahil köylüleri ve Papalığın görkemini anlatmakla kalmıyor, ruhbilimsel açıdan, Oedipus kompleksini, insan zaaflarını, arzunun çok yönlülüğünü ve gühan öğesinin nedenlerini, siyasal açıdan da gücü ve güç dağılımını irdeliyor. Sibylla ve Wiligis adındaki kardeşlerin, narsistik ve aynı zamanda hematik öğeleri içeren dışa kapalı aşklarını ve oğullarını Gregoius'un, geçirdiği iç yolculuk sonucunda olgunlaşarak tümü kapsayan evrensel boyutlardaki sevgiye ulaşmasını, incelikli bir biçimde anlatıyor.
1875-1955 yılları arasında yaşamış olan Alman yazarı Thomas Mann, henüz ünlü yapıtı Doktor Fautus'u yazarken sıradışı bir kukla oyunu olarak tasarlamaya başladığı bu mizah dolu öyküsünde, yalnızca Ortaçağın büyüleyici dekorunda geçen saray aşklarını, şövalyeleri, cahil köylüleri ve Papalığın görkemini anlatmakla kalmıyor, ruhbilimsel açıdan, Oedipus kompleksini, insan zaaflarını, arzunun çok yönlülüğünü ve gühan öğesinin nedenlerini, siyasal açıdan da gücü ve güç dağılımını irdeliyor. Sibylla ve Wiligis adındaki kardeşlerin, narsistik ve aynı zamanda hematik öğeleri içeren dışa kapalı aşklarını ve oğullarını Gregoius'un, geçirdiği iç yolculuk sonucunda olgunlaşarak tümü kapsayan evrensel boyutlardaki sevgiye ulaşmasını, incelikli bir biçimde anlatıyor.