Virginia Woolf'un yaratıcılığı bir üçgene dayanır. O üçgen ki bir noktasını kişiliği, bir noktasını yapıtları, bir noktasını da delilik nöbetleri oluşturur. Bu üç nokta arasında gidiş-gelişleri aralıksız sürer. Yazdığı her yapıt onu yeni nöbetlere iteler- Hemen her yazdığından etkilenmiştir-. Geçirdiği her delilik nöbeti ise önce yaşamını daha bir alt-üst eder, ardından yeni yapıtlarının nedeni olur. Bu büyük edebiyat dehasının çizgi dışı yaşamını, "bilinçakışı tekniği"nin ustalıkla sergilendiği "Pazartesi ya da Salı"nın sayfaları arasında bulabiliriz.
Pazartesi ya da Salı'da okuru yoğun bir gözlem, ince bir duyarlılık karşılıyor. Yaşamından yola çıkarak sizi kendi yaşamınıza vardırıyor. "Yazılmamış bir Roman"ınızı yaşıyorsunuz. Ve işin kötüsü çevrenizdeki onca şeyle uğraşan insanların arasında, siz hiçbir şey yapamıyor, yalnızca "yaşamı inceliyor"sunuz.
Virginia Woolf'un yaratıcılığı bir üçgene dayanır. O üçgen ki bir noktasını kişiliği, bir noktasını yapıtları, bir noktasını da delilik nöbetleri oluşturur. Bu üç nokta arasında gidiş-gelişleri aralıksız sürer. Yazdığı her yapıt onu yeni nöbetlere iteler- Hemen her yazdığından etkilenmiştir-. Geçirdiği her delilik nöbeti ise önce yaşamını daha bir alt-üst eder, ardından yeni yapıtlarının nedeni olur. Bu büyük edebiyat dehasının çizgi dışı yaşamını, "bilinçakışı tekniği"nin ustalıkla sergilendiği "Pazartesi ya da Salı"nın sayfaları arasında bulabiliriz.
Pazartesi ya da Salı'da okuru yoğun bir gözlem, ince bir duyarlılık karşılıyor. Yaşamından yola çıkarak sizi kendi yaşamınıza vardırıyor. "Yazılmamış bir Roman"ınızı yaşıyorsunuz. Ve işin kötüsü çevrenizdeki onca şeyle uğraşan insanların arasında, siz hiçbir şey yapamıyor, yalnızca "yaşamı inceliyor"sunuz.