"Hava soğuk. Saçım kirden bir top yumağı. Gece karanlık. Havlum yok. Duşlar boş. Su muhtemelen soğuk, çok soğuk olmalı. Isıtma da yoktur şimdi. Sıra da yok. Bu saatte duş alsam, kesin hasta olurum. Kesin. Biliyorum canım... Hem eşyalarımı nereye koyacağım ki? Sabun mabun da yoktur şimdi. Ta o çadırların orada var. Çantamda... Kim gidecek ki şimdi oraya? Boş ver, şimdi burada başıma gelebilecek en son şey hastalık zaten. Kirli kalalım canım, ne olacak ki? Kaşınmıyorum da. Kaşınmıyorum! Kaşınmamalıyım."
ABD ordusunun "Demir At" diye tanınan 4. Piyade Tümeni'yle birlikte Kuveyt'ten Bağdat'a kadar uzanan bir yol hikayesi anlatıyor Cüneyt Özdemir. İşgalci bir karış işgal ederken taşıdığı ruh halini, bu orduyla birlikte hareket eden, ama onlardan olmayan birinin gözüyle anlatan kitap, Kabil'den Beyrut'a, Kuzey Irak'tan Kardak Kayalıkları'na kadar birçok yerde yolu savaşla kesişmiş bir muhabirin "geri dönüş"lerle tarihe not düşme kaygısı aynı zamanda. İnsanlık ve savaş, yaşam ve ölüm üzerine çok sayıda anektodun yer aldığı kitap, bir gazetecinin korkularını, özlemlerini, hayal kırıklıklarını dile getiriyor.
"Hava soğuk. Saçım kirden bir top yumağı. Gece karanlık. Havlum yok. Duşlar boş. Su muhtemelen soğuk, çok soğuk olmalı. Isıtma da yoktur şimdi. Sıra da yok. Bu saatte duş alsam, kesin hasta olurum. Kesin. Biliyorum canım... Hem eşyalarımı nereye koyacağım ki? Sabun mabun da yoktur şimdi. Ta o çadırların orada var. Çantamda... Kim gidecek ki şimdi oraya? Boş ver, şimdi burada başıma gelebilecek en son şey hastalık zaten. Kirli kalalım canım, ne olacak ki? Kaşınmıyorum da. Kaşınmıyorum! Kaşınmamalıyım."
ABD ordusunun "Demir At" diye tanınan 4. Piyade Tümeni'yle birlikte Kuveyt'ten Bağdat'a kadar uzanan bir yol hikayesi anlatıyor Cüneyt Özdemir. İşgalci bir karış işgal ederken taşıdığı ruh halini, bu orduyla birlikte hareket eden, ama onlardan olmayan birinin gözüyle anlatan kitap, Kabil'den Beyrut'a, Kuzey Irak'tan Kardak Kayalıkları'na kadar birçok yerde yolu savaşla kesişmiş bir muhabirin "geri dönüş"lerle tarihe not düşme kaygısı aynı zamanda. İnsanlık ve savaş, yaşam ve ölüm üzerine çok sayıda anektodun yer aldığı kitap, bir gazetecinin korkularını, özlemlerini, hayal kırıklıklarını dile getiriyor.