Dostoyevski vaktiyle şöyle bir soru atmıştı ortaya: “Eğer masumbir çocuğun gözünden tek damla yaş dökülecekse, barışın,mutluluğumuzun ve hatta yeryüzünde ebedi uyumun sağlanması ve temellerinin güçlü bir şekilde atılması için yaşanacaklar mazurgörülebilir mi?” Soruyu yine kendisi cevaplamıştı: “Hiçbir ilerleme,hiçbir devrim o gözyaşının dökülmesini haklı gösteremez. Hiçbir savaş.O gözyaşı damlası her daim her şeyden kıymetlidir. O tek damlacıkgözyaşı…”
Aytekin Yılmaz, Onlar Daha Çocuktu'da çocuk yaşta savaşmaya mecburbırakılmış; dağda ya da hapishanede yetişkinlerin aldıkları infazkararlarına kurban gitmiş çocukların öykülerini kişisel tanıklıklar vegüvenilir anlatımlarla gözler önüne seriyor. Türkiye siyasi tarihininkapanmamış yaralarını esaslı bir eleştiri ve özeleştiriyle ele alanYılmaz, suskunluğa mahkûm edilmiş çocukların yürek burkucuöykülerini anlatırken şiddetsiz siyasetin bir imkândan öte zaruretolduğunu hatırlatıyor.
Dostoyevski vaktiyle şöyle bir soru atmıştı ortaya: “Eğer masumbir çocuğun gözünden tek damla yaş dökülecekse, barışın,mutluluğumuzun ve hatta yeryüzünde ebedi uyumun sağlanması ve temellerinin güçlü bir şekilde atılması için yaşanacaklar mazurgörülebilir mi?” Soruyu yine kendisi cevaplamıştı: “Hiçbir ilerleme,hiçbir devrim o gözyaşının dökülmesini haklı gösteremez. Hiçbir savaş.O gözyaşı damlası her daim her şeyden kıymetlidir. O tek damlacıkgözyaşı…”
Aytekin Yılmaz, Onlar Daha Çocuktu'da çocuk yaşta savaşmaya mecburbırakılmış; dağda ya da hapishanede yetişkinlerin aldıkları infazkararlarına kurban gitmiş çocukların öykülerini kişisel tanıklıklar vegüvenilir anlatımlarla gözler önüne seriyor. Türkiye siyasi tarihininkapanmamış yaralarını esaslı bir eleştiri ve özeleştiriyle ele alanYılmaz, suskunluğa mahkûm edilmiş çocukların yürek burkucuöykülerini anlatırken şiddetsiz siyasetin bir imkândan öte zaruretolduğunu hatırlatıyor.