“Dil, belirli bir toplumdaki şu ya da bu, eski ya da yeni bir alt yapının ürünü değil, toplumun ve altyapıların yüzyıllardır süregelen tarihlerinin bir ürünüdür; belli bir sınıf tarafından değil, bütün bir toplum, toplumun bütün sınıfları, yüzlerce kuşağın çabaları sonucu yaratılmıştır. O, belirli bir sınıfın değil, bütün bir toplumun, toplumun bütün sınıflarının gereksinmelerini karşılamak için yaratılmıştır. Tam da bu nedenle, toplum için tek bir dil olarak, toplumun tüm üyeleri, tüm halk için ortak dil olarak yaratılmıştır. Bundan dolayı dilin insanlar arasında bir haberleşme aracı olma işlemi, diğer sınıfların zararına tek bir sınıfa değil, toplumun tüm sınıflarına eşit ölçüde hizmet etmektir. Gerçekte bu, bir dilin neden eski, köhnemiş düzene olduğu gibi yükselen yeni düzene, eski altyapıya olduğu kadar yeni altyapıya, sömürücülere olduğu gibi sömürülenlere de eşit ölçüde hizmet edebildiğini açıklamaktadır.”
“Dil, belirli bir toplumdaki şu ya da bu, eski ya da yeni bir alt yapının ürünü değil, toplumun ve altyapıların yüzyıllardır süregelen tarihlerinin bir ürünüdür; belli bir sınıf tarafından değil, bütün bir toplum, toplumun bütün sınıfları, yüzlerce kuşağın çabaları sonucu yaratılmıştır. O, belirli bir sınıfın değil, bütün bir toplumun, toplumun bütün sınıflarının gereksinmelerini karşılamak için yaratılmıştır. Tam da bu nedenle, toplum için tek bir dil olarak, toplumun tüm üyeleri, tüm halk için ortak dil olarak yaratılmıştır. Bundan dolayı dilin insanlar arasında bir haberleşme aracı olma işlemi, diğer sınıfların zararına tek bir sınıfa değil, toplumun tüm sınıflarına eşit ölçüde hizmet etmektir. Gerçekte bu, bir dilin neden eski, köhnemiş düzene olduğu gibi yükselen yeni düzene, eski altyapıya olduğu kadar yeni altyapıya, sömürücülere olduğu gibi sömürülenlere de eşit ölçüde hizmet edebildiğini açıklamaktadır.”