Bugün dünya akademiyasında, özellikle de İngiltere ve Amerika gibi ülkelerde Lübnan araştırma merkezlerinin bulunuşu bu ülkenin tarihsel gelişimi dikkate alındığında şaşırtıcı değildir. Tıpkı "Balkanlaştırma" tabirinde olduğu gibi "Lübnanlaştırma" şeklindeki terminolojik yaklaşımlar, Lübnan'ın Ortadoğu'daki özgün konumunun ve çatışmalar ve krizler üzerinde şekillenen tarihsel kimliğinin ama ayrıca bir arada yaşama ve uzlaşma zeminlerini de üretebilme birikiminin bir göstergesidir. Lübnan, siyasi boyutundan kültürüne, folklor ve kırsal yaşamından mutfağına ve farklı etno-mezhepsel yapıların sosyal çerçevesine kadar geniş biçimde çalışılmış ve çalışılmaya devam edilmektedir.
Bununla birlikte, uzun bir dönem Osmanlı İmparatorluk sistemi içinde de yer alan Lübnan hakkında Türkiye'de yapılan çalışmalar dünyadaki emsalleriyle kıyaslandığında oldukça mütevazı bir yekûnu oluşturmaktadır. Söz konusu durum son yıllarda Lübnan'a artan ilgiyle birlikte değişmeye başlamıştır. Bu noktada, Dr. Bülent Akkuş'un çalışması hem Lübnan'ı anlamak hem de bu ülkedeki Ermeni kimliği ve temsilini doğru değerlendirmek için öncü bir niteliğe sahiptir. Büyük emek ve titiz bir araştırma sürecinin ürünü olan Dr. Akkuş'un çalışması, konuya dair çok değerli bir katkı getirirken okuyucuyu Lübnan özelinden hareketle Ortadoğu'nun kültürel labirentlerinde eğitici bir geziye çıkarıyor.
Ermeni toplumunun Lübnan'da politik yapı içindeki yeri ile sosyal, ekonomik ve kültürel alanlardaki varlığı tatmin edici biçimde ve geniş bir tarihsel perspektifin üzerinde ele alınıyor. Ermenilerin, Lübnan'daki tarihsel varlığı Türkiye'de akademik olarak yeterince ele alınmamış olup, büyük bir eksikliktir. Bu eksikliği giderme noktasında önemli bir işlev gören bu eser, konuyla ilgili okur için tartışmasız biçimde temel başvuru kaynağı özelliği taşıyor.
Bugün dünya akademiyasında, özellikle de İngiltere ve Amerika gibi ülkelerde Lübnan araştırma merkezlerinin bulunuşu bu ülkenin tarihsel gelişimi dikkate alındığında şaşırtıcı değildir. Tıpkı "Balkanlaştırma" tabirinde olduğu gibi "Lübnanlaştırma" şeklindeki terminolojik yaklaşımlar, Lübnan'ın Ortadoğu'daki özgün konumunun ve çatışmalar ve krizler üzerinde şekillenen tarihsel kimliğinin ama ayrıca bir arada yaşama ve uzlaşma zeminlerini de üretebilme birikiminin bir göstergesidir. Lübnan, siyasi boyutundan kültürüne, folklor ve kırsal yaşamından mutfağına ve farklı etno-mezhepsel yapıların sosyal çerçevesine kadar geniş biçimde çalışılmış ve çalışılmaya devam edilmektedir.
Bununla birlikte, uzun bir dönem Osmanlı İmparatorluk sistemi içinde de yer alan Lübnan hakkında Türkiye'de yapılan çalışmalar dünyadaki emsalleriyle kıyaslandığında oldukça mütevazı bir yekûnu oluşturmaktadır. Söz konusu durum son yıllarda Lübnan'a artan ilgiyle birlikte değişmeye başlamıştır. Bu noktada, Dr. Bülent Akkuş'un çalışması hem Lübnan'ı anlamak hem de bu ülkedeki Ermeni kimliği ve temsilini doğru değerlendirmek için öncü bir niteliğe sahiptir. Büyük emek ve titiz bir araştırma sürecinin ürünü olan Dr. Akkuş'un çalışması, konuya dair çok değerli bir katkı getirirken okuyucuyu Lübnan özelinden hareketle Ortadoğu'nun kültürel labirentlerinde eğitici bir geziye çıkarıyor.
Ermeni toplumunun Lübnan'da politik yapı içindeki yeri ile sosyal, ekonomik ve kültürel alanlardaki varlığı tatmin edici biçimde ve geniş bir tarihsel perspektifin üzerinde ele alınıyor. Ermenilerin, Lübnan'daki tarihsel varlığı Türkiye'de akademik olarak yeterince ele alınmamış olup, büyük bir eksikliktir. Bu eksikliği giderme noktasında önemli bir işlev gören bu eser, konuyla ilgili okur için tartışmasız biçimde temel başvuru kaynağı özelliği taşıyor.