Suskunluk değil, susturulmuşluk. Ölüm değil, cinayet. Yıllarca korku dolu bir hapishaneye çevrilmiş koca bir bölge. Bölgedekiler için hayat demek, korkmak demek. Dünyanın “öteki” yanı. Ülkenin “öteki” yanı. Ablukaya alınmış bir halk. Kâbus gibi bir gerçeğin; hep uzaktan bakılmış, hep görmezlikten gelinmiş bir kabusun anlatımı...
Suzan Samancı korkunun manifestosunu yazıyor bu kitapta. O korkunç yıllara dair bir mideye yumruk hikâyesi Korkunun Irmağında. Vicdanın terk edildiği bir coğrafyanın, gerçek kadar sert anlatılan kara tarihi. Unutturulmaya çalışılan her suskunluk için bir çığlık gibi.
Suskunluk değil, susturulmuşluk. Ölüm değil, cinayet. Yıllarca korku dolu bir hapishaneye çevrilmiş koca bir bölge. Bölgedekiler için hayat demek, korkmak demek. Dünyanın “öteki” yanı. Ülkenin “öteki” yanı. Ablukaya alınmış bir halk. Kâbus gibi bir gerçeğin; hep uzaktan bakılmış, hep görmezlikten gelinmiş bir kabusun anlatımı...
Suzan Samancı korkunun manifestosunu yazıyor bu kitapta. O korkunç yıllara dair bir mideye yumruk hikâyesi Korkunun Irmağında. Vicdanın terk edildiği bir coğrafyanın, gerçek kadar sert anlatılan kara tarihi. Unutturulmaya çalışılan her suskunluk için bir çığlık gibi.