Dışarıda devam eden bir hayat, içimde kalbi duran
ufak bir kız çocuğu vardı.
Göğsümde bir labirent kurmuş, çıkışa varan tüm yolların sonunu onun mağarasının girişine yerleştirmiştim.
Islanmaya başlamış bir kelebeğin kanadını nefesinle
kurutamazsın, parçalarsın.
Ona bunu anlatamadım.
Bana bunu anlatamadı.
Üstüme yağmaya, beni ıslatıp nefesiyle parçalamaya
yemin etmişti.
Üstüme yağmasına, beni ıslatıp nefesiyle parçalamasına izin vermiştim.
Sanki bir mezarım vardı, yerini ondan başka kimse bilmiyordu.
Bir adam dizlerimin önüne oturdu, yara izlerimi öptü.
Bana tıpkı bir mağarayı anımsatan siyah gözlerle baktı.
Biliyordum.
Kehf benim kanatlarımı ıslatan yağmurdu.
Kanatlarımdan ruhuma akıyordu.
Dışarıda devam eden bir hayat, içimde kalbi duran
ufak bir kız çocuğu vardı.
Göğsümde bir labirent kurmuş, çıkışa varan tüm yolların sonunu onun mağarasının girişine yerleştirmiştim.
Islanmaya başlamış bir kelebeğin kanadını nefesinle
kurutamazsın, parçalarsın.
Ona bunu anlatamadım.
Bana bunu anlatamadı.
Üstüme yağmaya, beni ıslatıp nefesiyle parçalamaya
yemin etmişti.
Üstüme yağmasına, beni ıslatıp nefesiyle parçalamasına izin vermiştim.
Sanki bir mezarım vardı, yerini ondan başka kimse bilmiyordu.
Bir adam dizlerimin önüne oturdu, yara izlerimi öptü.
Bana tıpkı bir mağarayı anımsatan siyah gözlerle baktı.
Biliyordum.
Kehf benim kanatlarımı ıslatan yağmurdu.
Kanatlarımdan ruhuma akıyordu.