İstanbul, Nizam-ı Cedid adıyla anılan genel yenilenme döneminde özellikle de ele alınan askeri yapılanmaların etkisiyle daha önceki asırlarla kıyaslanmayacak derecelerde askeri anlamda işlevleri olan anıtsal binalarla donanmıştır. Selimiye, Üsküdar, Levent, Taksim kışlaları, Hasköy'de Humbaracı ve Lağımcı Ocağı kışlası, Tophane, Baruthane, Mühendishane ve Matbaa binaları, yeni ve çağdaş bir donanmanın meydana getirilmesiyle büyük bir canlılık kazanan ve genişletilen Tersane, Avrupa örneklerine uygun Kuru Havuz inşası, büyük hububat ambarları, Haliç ve Boğaziçi'nde kız kardeşleri adına yaptırılan saraylar, kendisi ve annesi adına olmak üzere inşa edilen çeşitli camiiler, çeşmeler; yeni yapılan tekkeler, mevlevihaneler ve nihayet Boğazların tahkimi amacıyla her iki tarafta olmak üzere yükselen kaleler... Bütün bunlar şehrin III. Selim zamanındaki imar faaliyetlerinin boyutu hakkında bir fikir vermektedir. Siyasi yöndeki bu değerlendirme yanında, asrın son on senesinden itibaren giderek yoğunluk kazanan Şark'a duyulan merak ve hayranlık (Oryantalizm), cazibe merkezi İstanbul olan "turistik" gezilerin ve merakları gidermek üzere hazırlanan çok değerli gravürlerle bezenmiş şehir albümlerinin oluşmasına ve yaygınlık kazanmasına yol açmıştır. İstanbul'un, büyük devletleri birbirine düşüren siyasi-coğrafi konumu yanında, doğal güzellikleri ve mimari eserleriyle asrın ilk on senesindeki görünüşü bu şehrin Şark ve Garbın kucaklaştığı bir merkez olduğunu gözler önüne sermektedir. Elimizdeki eser de III. Selim döneminde inşa edilen mimari eserlerin ve resmedilern İstanbul görüntülerine yer vererek bunu yeterince doğrulamaktadır.
İstanbul, Nizam-ı Cedid adıyla anılan genel yenilenme döneminde özellikle de ele alınan askeri yapılanmaların etkisiyle daha önceki asırlarla kıyaslanmayacak derecelerde askeri anlamda işlevleri olan anıtsal binalarla donanmıştır. Selimiye, Üsküdar, Levent, Taksim kışlaları, Hasköy'de Humbaracı ve Lağımcı Ocağı kışlası, Tophane, Baruthane, Mühendishane ve Matbaa binaları, yeni ve çağdaş bir donanmanın meydana getirilmesiyle büyük bir canlılık kazanan ve genişletilen Tersane, Avrupa örneklerine uygun Kuru Havuz inşası, büyük hububat ambarları, Haliç ve Boğaziçi'nde kız kardeşleri adına yaptırılan saraylar, kendisi ve annesi adına olmak üzere inşa edilen çeşitli camiiler, çeşmeler; yeni yapılan tekkeler, mevlevihaneler ve nihayet Boğazların tahkimi amacıyla her iki tarafta olmak üzere yükselen kaleler... Bütün bunlar şehrin III. Selim zamanındaki imar faaliyetlerinin boyutu hakkında bir fikir vermektedir. Siyasi yöndeki bu değerlendirme yanında, asrın son on senesinden itibaren giderek yoğunluk kazanan Şark'a duyulan merak ve hayranlık (Oryantalizm), cazibe merkezi İstanbul olan "turistik" gezilerin ve merakları gidermek üzere hazırlanan çok değerli gravürlerle bezenmiş şehir albümlerinin oluşmasına ve yaygınlık kazanmasına yol açmıştır. İstanbul'un, büyük devletleri birbirine düşüren siyasi-coğrafi konumu yanında, doğal güzellikleri ve mimari eserleriyle asrın ilk on senesindeki görünüşü bu şehrin Şark ve Garbın kucaklaştığı bir merkez olduğunu gözler önüne sermektedir. Elimizdeki eser de III. Selim döneminde inşa edilen mimari eserlerin ve resmedilern İstanbul görüntülerine yer vererek bunu yeterince doğrulamaktadır.