Armin T. Wegner bir yazar ve cesur bir insan hakları savunucusuydu, Ermeniler tarafından, halklarının yaşadığı dramı, soykırımı dünyaya duyuran insanlardan biri olduğu için “adil” olarak tanınmıştır. Armin, 1933'te Hitler'e yazdığı, antisemit yasaları suçlayan bir mektubundan ötürü 1967 yılında İsrail'de de “adil” olarak tanınmıştır. Gabriele Nissim bu kitabında onun olağanüstü hayatını ele alıyor: Wegner, Birinci Dünya Savaşı sırasında Alman ordusundaki hizmetinin ardından 1920'lerin ortalarında komünist olur, fakat Sovyetler Birliği'ne yaptığı bir seyahatten sonra ideolojik tutuculuk hoşuna gitmez. Politik faaliyetleri nedeniyle tutuklanır ve toplama kamplarında işkence görür. O günden sonra kendini, imkânsız bir misyonu, Alman kültürünün en iyi parçasını temsil etme misyonunu yüklenmiş olarak hisseder.
Kimi kez çapraşık ve çelişkili düşünceleri olan, sözü dinlenmediğinde kendini çökmüşve yararsız hissedecek kadar dünyanın merkezinde olduğunu sanarak sıklıkla kendine fazla değer biçmeye meyleden biriydi Wegner. Hitler'e yazdığı mektup, bu bağlamda diktatörlere karşı dünya tarihinin en büyük karşı çıkışlardan oldu.
Armin T. Wegner bir yazar ve cesur bir insan hakları savunucusuydu, Ermeniler tarafından, halklarının yaşadığı dramı, soykırımı dünyaya duyuran insanlardan biri olduğu için “adil” olarak tanınmıştır. Armin, 1933'te Hitler'e yazdığı, antisemit yasaları suçlayan bir mektubundan ötürü 1967 yılında İsrail'de de “adil” olarak tanınmıştır. Gabriele Nissim bu kitabında onun olağanüstü hayatını ele alıyor: Wegner, Birinci Dünya Savaşı sırasında Alman ordusundaki hizmetinin ardından 1920'lerin ortalarında komünist olur, fakat Sovyetler Birliği'ne yaptığı bir seyahatten sonra ideolojik tutuculuk hoşuna gitmez. Politik faaliyetleri nedeniyle tutuklanır ve toplama kamplarında işkence görür. O günden sonra kendini, imkânsız bir misyonu, Alman kültürünün en iyi parçasını temsil etme misyonunu yüklenmiş olarak hisseder.
Kimi kez çapraşık ve çelişkili düşünceleri olan, sözü dinlenmediğinde kendini çökmüşve yararsız hissedecek kadar dünyanın merkezinde olduğunu sanarak sıklıkla kendine fazla değer biçmeye meyleden biriydi Wegner. Hitler'e yazdığı mektup, bu bağlamda diktatörlere karşı dünya tarihinin en büyük karşı çıkışlardan oldu.