Kadim Mısır mabet öğretisinin yetiştirdiği büyük Hermetik Eren!
Eski Mısır, Babil, Kalde ve Hint Bilgelerinin hikmetlerini Batı’ya taşıyan bu büyük ruh, filozofiyi kurarak insanları “içyüz aydınlanmaları”nı gerçekleştirmeleri için evrensel hakikate çağırmıştır. Onun hakikat yolunda olan bu ruhsal çağrısı aradan geçen 2600 yıla rağmen hâlen devam etmektedir!
O’nu, ‘Sayıların Babası!’ ‘Tanrı’nın Oğlu!’ ‘O dedi’ diye anarlardı. O, kadim mabetlerde evrensel hakikat boyutlarına dair tüm öğrendiklerini kurduğu felsefe okulunda ahlâka dayalı yüksek bir disiplinle uygulayarak öğrencilerine aktarmış, batınî (ezoterik) aydınlanma felsefesinin gelişimine her yönden büyük bir katkı sağlamıştır.
Pitagoras’ın tüm derecelerdeki öğrencilerine öğrettiği en önemli öğreti, kişinin her gece kendi tanrısal özü olan ‘Vicdanı’ ile nefsen (ego) yüzleşmesidir! İşte bu gerçek, tüm kadim çağların mistik bilgeleri veya erenlerinin asla değişmeyen, evrensel ve çağdaş Tanrı öğretilerinin temelli değişmez temelidir.
Kadim erenlerin hakikat felsefesine göre Yüce Tanrı’ya ‘arınarak yükselmenin yolu’; ‘Vicdân’dan geçer! Çünkü vicdânın sesi, insandan konuşan tüm çağların, anların Tanrı’sı, Rabbidir!
“O”nun her dediğini yapan kişi sonunda arınır ve tanrısal değerlere ulaşarak evrensel hakikat boyutlarındaki yerini “Eren” olarak alır. Bu tanrısal veya ruhsal kazanım için bir yaşam yeterli gelmez, birçok yaşam gerekir! Her yaşamdaki çabalarımızla tanrısal uyanışımıza ruhen bir adım daha yaklaşırken, şu an yaşadığımız hayatı her yönüyle bir sonraki tanrısal organizasyon için yüksek bilinçle çok iyi değerlendirmeliyiz! Tanrısal hakikati satın alacak sermaye, içimizden bize seslenen evrensel özümüz, yani diğer adıyla; ‘Tanrısal Rûhumuz’dur...
Bu eserde Pitagoras’ın evrensel mistik öğretisinin ‘Kutsal Kitaplar’la içyüzünde nasıl örtüştüğünü görecek, tüm çağlardaki mistik bilgelere ait tanrısal öğretilerin içyüzündeki değişmezliğine tanık olacaksınız.
Kadim Mısır mabet öğretisinin yetiştirdiği büyük Hermetik Eren!
Eski Mısır, Babil, Kalde ve Hint Bilgelerinin hikmetlerini Batı’ya taşıyan bu büyük ruh, filozofiyi kurarak insanları “içyüz aydınlanmaları”nı gerçekleştirmeleri için evrensel hakikate çağırmıştır. Onun hakikat yolunda olan bu ruhsal çağrısı aradan geçen 2600 yıla rağmen hâlen devam etmektedir!
O’nu, ‘Sayıların Babası!’ ‘Tanrı’nın Oğlu!’ ‘O dedi’ diye anarlardı. O, kadim mabetlerde evrensel hakikat boyutlarına dair tüm öğrendiklerini kurduğu felsefe okulunda ahlâka dayalı yüksek bir disiplinle uygulayarak öğrencilerine aktarmış, batınî (ezoterik) aydınlanma felsefesinin gelişimine her yönden büyük bir katkı sağlamıştır.
Pitagoras’ın tüm derecelerdeki öğrencilerine öğrettiği en önemli öğreti, kişinin her gece kendi tanrısal özü olan ‘Vicdanı’ ile nefsen (ego) yüzleşmesidir! İşte bu gerçek, tüm kadim çağların mistik bilgeleri veya erenlerinin asla değişmeyen, evrensel ve çağdaş Tanrı öğretilerinin temelli değişmez temelidir.
Kadim erenlerin hakikat felsefesine göre Yüce Tanrı’ya ‘arınarak yükselmenin yolu’; ‘Vicdân’dan geçer! Çünkü vicdânın sesi, insandan konuşan tüm çağların, anların Tanrı’sı, Rabbidir!
“O”nun her dediğini yapan kişi sonunda arınır ve tanrısal değerlere ulaşarak evrensel hakikat boyutlarındaki yerini “Eren” olarak alır. Bu tanrısal veya ruhsal kazanım için bir yaşam yeterli gelmez, birçok yaşam gerekir! Her yaşamdaki çabalarımızla tanrısal uyanışımıza ruhen bir adım daha yaklaşırken, şu an yaşadığımız hayatı her yönüyle bir sonraki tanrısal organizasyon için yüksek bilinçle çok iyi değerlendirmeliyiz! Tanrısal hakikati satın alacak sermaye, içimizden bize seslenen evrensel özümüz, yani diğer adıyla; ‘Tanrısal Rûhumuz’dur...
Bu eserde Pitagoras’ın evrensel mistik öğretisinin ‘Kutsal Kitaplar’la içyüzünde nasıl örtüştüğünü görecek, tüm çağlardaki mistik bilgelere ait tanrısal öğretilerin içyüzündeki değişmezliğine tanık olacaksınız.