Almanya'da savaş sonrası yıkım edebiyatının en önemli temsilcilerinden Wolfgang Borchert'in, savaşa ve faşizan baskılara karşı kaleme aldığı şiirsel manifestodur Hayır De!
Şiirleri, öyküleri ve tiyatro oyunlarıyla Nazizme başkaldıran Borchert'in bu uzun ve son derece etkileyici şiiri, toplumun farklı kesimlerinin, savaş ve faşizm koşullarında, bu koşulları daha da ağırlaştıracak politikalara, baskı ve dayatmalara neden Hayır demeleri gerektiğini olağanüstü bir dille anlatıyor.
Hayır De!'yi özel kılan yanlardan biri de, daha yirmi yaşında kendisini dünyanın en acımasız savaşının ortasında bulmuş, insan kıyımlarının en yabanılının tüm acılarını yaşamış biri tarafından kaleme alınmasıdır. Buna rağmen az rastlanır bir yalınlıkla yazılmış, savaş karşıtı bir manifestodur.
Tüm güçlü edebiyat yapıtları gibi, belirli koşulların ürünü olsa da benzer ya da farklı koşullarda yaşayanlara da hitap ederek zamanın sınavını geçen, evrensel bir değer taşıyarak güncelliğini hep koruyan bu şiirsel manifestoyu, dilimize Celal Üster kazandırdı. Üster, Wolfgang Borchert'e, 26 yıllık yaşamına sığdırdığı eserlerine, dönem edebiyatına ve Hayır De!'ye dair kapsamlı bir giriş yazısı da kaleme aldı.
Tan Oral'ın çizgileri eserin Türkçe edisyonuna ayrı bir estetik değer katarken, Borchert'in anlatımıyla savaşa ve baskılara karşı Hayır demesi gereken farklı toplumsal kesimler, âdeta bu çizgilerde yeniden hayat buldu.
Anaların sesiyle ve sözüyle; “Dünyanın bütün anaları, / yarın size askerî hastanelerde hemşirelik yapacak,/ yeni savaşlarda savaşacak çocuklar doğurmanızı emrederlerse, yapacağınız bir tek şey var:
HAYIR deyin! / Analar, HAYIR deyin!”
Almanya'da savaş sonrası yıkım edebiyatının en önemli temsilcilerinden Wolfgang Borchert'in, savaşa ve faşizan baskılara karşı kaleme aldığı şiirsel manifestodur Hayır De!
Şiirleri, öyküleri ve tiyatro oyunlarıyla Nazizme başkaldıran Borchert'in bu uzun ve son derece etkileyici şiiri, toplumun farklı kesimlerinin, savaş ve faşizm koşullarında, bu koşulları daha da ağırlaştıracak politikalara, baskı ve dayatmalara neden Hayır demeleri gerektiğini olağanüstü bir dille anlatıyor.
Hayır De!'yi özel kılan yanlardan biri de, daha yirmi yaşında kendisini dünyanın en acımasız savaşının ortasında bulmuş, insan kıyımlarının en yabanılının tüm acılarını yaşamış biri tarafından kaleme alınmasıdır. Buna rağmen az rastlanır bir yalınlıkla yazılmış, savaş karşıtı bir manifestodur.
Tüm güçlü edebiyat yapıtları gibi, belirli koşulların ürünü olsa da benzer ya da farklı koşullarda yaşayanlara da hitap ederek zamanın sınavını geçen, evrensel bir değer taşıyarak güncelliğini hep koruyan bu şiirsel manifestoyu, dilimize Celal Üster kazandırdı. Üster, Wolfgang Borchert'e, 26 yıllık yaşamına sığdırdığı eserlerine, dönem edebiyatına ve Hayır De!'ye dair kapsamlı bir giriş yazısı da kaleme aldı.
Tan Oral'ın çizgileri eserin Türkçe edisyonuna ayrı bir estetik değer katarken, Borchert'in anlatımıyla savaşa ve baskılara karşı Hayır demesi gereken farklı toplumsal kesimler, âdeta bu çizgilerde yeniden hayat buldu.
Anaların sesiyle ve sözüyle; “Dünyanın bütün anaları, / yarın size askerî hastanelerde hemşirelik yapacak,/ yeni savaşlarda savaşacak çocuklar doğurmanızı emrederlerse, yapacağınız bir tek şey var:
HAYIR deyin! / Analar, HAYIR deyin!”