Tahtadan atları, kurşundan askerleri, lastikten topları, plastikten arabaları, kısaca, parayla satın alınabilen hiçbir oyuncağı olmamış yoksul bir çocuğun öyküsüdür bu öykü. O'nun, çocukluğu boyunca, bir tek oyuncağı oldu: bir horoz; gülibikli bir horoz. Gülibik, o yoksul çocuk için oyuncak olmaktan öte bir şeydi: bir dost, bir arkadaş, bir umuttu. Öyleyse bu öykü o yoksul çocukla Gülibik'in acılarını, umutlarını, arkadaşlıklarını da anlatır. O yoksul çocuk artık büyümüştür. Birçok okulda okumuş, birçok işe girmiş çıkmış, gerekli gereksiz bir yığın bilgiyi, çarpım tablosunu bile öğrenmiş, ama unutmuştur. Bir tek Gülibik'i unutamamıştır; yıllardan beri. Bu öykünün yazarı, öyküsünü, Gülibik'in anısına saygısından, o horozla o yoksul çocuğa, yeryüzündeki tüm horozlarla, yeryüzündeki tüm yoksul çocuklara armağan etmektedir.
Tahtadan atları, kurşundan askerleri, lastikten topları, plastikten arabaları, kısaca, parayla satın alınabilen hiçbir oyuncağı olmamış yoksul bir çocuğun öyküsüdür bu öykü. O'nun, çocukluğu boyunca, bir tek oyuncağı oldu: bir horoz; gülibikli bir horoz. Gülibik, o yoksul çocuk için oyuncak olmaktan öte bir şeydi: bir dost, bir arkadaş, bir umuttu. Öyleyse bu öykü o yoksul çocukla Gülibik'in acılarını, umutlarını, arkadaşlıklarını da anlatır. O yoksul çocuk artık büyümüştür. Birçok okulda okumuş, birçok işe girmiş çıkmış, gerekli gereksiz bir yığın bilgiyi, çarpım tablosunu bile öğrenmiş, ama unutmuştur. Bir tek Gülibik'i unutamamıştır; yıllardan beri. Bu öykünün yazarı, öyküsünü, Gülibik'in anısına saygısından, o horozla o yoksul çocuğa, yeryüzündeki tüm horozlarla, yeryüzündeki tüm yoksul çocuklara armağan etmektedir.