Tahsin Yücel bu kitapta tıpkı bir anlatının izini sürer gibi bu kez, yazın'ın kılavuzluğunda kendi yaşamının izini sürüyor. Her türlü yerleşik yargıyı sorgulayarak, bir yapıta nasıl yaklaşmanız gerektiğinden yazma serüvenine; övünülesi "suç ortaklıkları"ndan bugüne değin kararlı bir biçimde savunageldiği dil devrimine; güncel politikaya; söylem biçimlerine ve "salaklık"a ilişkin yüzlerce soruyu ayrıntısıyla yanıtlıyor. Bunu yaparken de okurla elli yıllık bir zaman diliminin tanıklığını paylaşıyor. Görünen o ki, bazen "yaşadıkları yazdıklarını", bazen de "yazdıkları yaşadıklarını" belirlemiş bir yazarla karşı karşıyayız...
Tahsin Yücel bu kitapta tıpkı bir anlatının izini sürer gibi bu kez, yazın'ın kılavuzluğunda kendi yaşamının izini sürüyor. Her türlü yerleşik yargıyı sorgulayarak, bir yapıta nasıl yaklaşmanız gerektiğinden yazma serüvenine; övünülesi "suç ortaklıkları"ndan bugüne değin kararlı bir biçimde savunageldiği dil devrimine; güncel politikaya; söylem biçimlerine ve "salaklık"a ilişkin yüzlerce soruyu ayrıntısıyla yanıtlıyor. Bunu yaparken de okurla elli yıllık bir zaman diliminin tanıklığını paylaşıyor. Görünen o ki, bazen "yaşadıkları yazdıklarını", bazen de "yazdıkları yaşadıklarını" belirlemiş bir yazarla karşı karşıyayız...