Türk edebiyatında köy hayatına ve köylülüğe 'içeriden' bakışın ilk örneklerinden sayılabilecek Göl İnsanları için Nâzım Hikmet, Kemal Tahir'e yazdığı 13 Mart 1941 tartihli mektubunda, "Senden o kadar defa dinlediğim adeta bir çok satırlarını başlarken sonunu getirecek kadar hatırladığım ilk hikayeyi yine büyük bir lezzetle, iştah ile ve gururla okuyorum," demektedir. 7 Mayıs 1941 tarihli mektubunda ise düşüncesini açık ve değişmez bir biçimde ortaya koyar: "Hiç endişeye düşme, 'Göl İnsanları' Türk edebiyatının en güzel dört hikayesi olarak kalacaktır."
Göl İnsanları'nın 1969'dan sonra yapılan baskılarında da Kemal Tahir'in öykülerde hiçbir değişiklik yapmadığı söylenmiştir. Bunun nedeni kitabın tefrika ile karşılaştırılmamasıdır. Elinizde tuttuğunuz bu eleştirel basım, Kemal Tahir'in öykülerinde kimi değişiklikler yaptığını açıkça ortaya koymaktadır
Türk edebiyatında köy hayatına ve köylülüğe 'içeriden' bakışın ilk örneklerinden sayılabilecek Göl İnsanları için Nâzım Hikmet, Kemal Tahir'e yazdığı 13 Mart 1941 tartihli mektubunda, "Senden o kadar defa dinlediğim adeta bir çok satırlarını başlarken sonunu getirecek kadar hatırladığım ilk hikayeyi yine büyük bir lezzetle, iştah ile ve gururla okuyorum," demektedir. 7 Mayıs 1941 tarihli mektubunda ise düşüncesini açık ve değişmez bir biçimde ortaya koyar: "Hiç endişeye düşme, 'Göl İnsanları' Türk edebiyatının en güzel dört hikayesi olarak kalacaktır."
Göl İnsanları'nın 1969'dan sonra yapılan baskılarında da Kemal Tahir'in öykülerde hiçbir değişiklik yapmadığı söylenmiştir. Bunun nedeni kitabın tefrika ile karşılaştırılmamasıdır. Elinizde tuttuğunuz bu eleştirel basım, Kemal Tahir'in öykülerinde kimi değişiklikler yaptığını açıkça ortaya koymaktadır