Türkiye'de eğitim sisteminin ezberciliğe dayandığı herkesçe bilinen bir gerçektir. Ancak günümüzde teknolojinin başdöndürücü hızı her türlü enformasyonu bir tuşla çocukların önüne getiriyor. Okulun asıl görevi bu enformasyondan nasıl bilgi üretileceğini öğretmektir.
Elinizdeki kitap, çocukların, görünenin ardındakini görebilen, olanı biteni düşünme ve değerlendirme konusu yapabilen bireyler olmaları için yazıldı.
Küçük Prens Üzerine Düşünmek adlı kitabın da yazarı olan ve 1992 yılından beri Türkiye Felsefe Kurumu Çocuklar İçin Felsefe Birimi Başkanı olan Nuran Direk, 8 yaşında bir çocuğun günlük yaşam deneyimlerinden yola çıkarak insan hakları, adalet, özgürlük, mutluluk, iyilik, kötülük, gerçeklik, doğru, yanlış gibi kavramlarla ilgili sorular soruyor ve bu yolla çocukların yargılama yeteneğini geliştirmesine çalışıyor.
Elimizde olmayan bir nedenle yaptığımız şeylerden sorumlu tutulabilir miyiz?
Özgürlük her istediğini yapmak mıdır?
Mutlu olmak mı yoksa mutlu etmek mi daha kolay?
Haklılık kişiden kişiye değişen bir şey mi?
İyi ya da kötü olan biz miyiz? Yoksa davranışlarımız mı?
Türkiye'de eğitim sisteminin ezberciliğe dayandığı herkesçe bilinen bir gerçektir. Ancak günümüzde teknolojinin başdöndürücü hızı her türlü enformasyonu bir tuşla çocukların önüne getiriyor. Okulun asıl görevi bu enformasyondan nasıl bilgi üretileceğini öğretmektir.
Elinizdeki kitap, çocukların, görünenin ardındakini görebilen, olanı biteni düşünme ve değerlendirme konusu yapabilen bireyler olmaları için yazıldı.
Küçük Prens Üzerine Düşünmek adlı kitabın da yazarı olan ve 1992 yılından beri Türkiye Felsefe Kurumu Çocuklar İçin Felsefe Birimi Başkanı olan Nuran Direk, 8 yaşında bir çocuğun günlük yaşam deneyimlerinden yola çıkarak insan hakları, adalet, özgürlük, mutluluk, iyilik, kötülük, gerçeklik, doğru, yanlış gibi kavramlarla ilgili sorular soruyor ve bu yolla çocukların yargılama yeteneğini geliştirmesine çalışıyor.
Elimizde olmayan bir nedenle yaptığımız şeylerden sorumlu tutulabilir miyiz?
Özgürlük her istediğini yapmak mıdır?
Mutlu olmak mı yoksa mutlu etmek mi daha kolay?
Haklılık kişiden kişiye değişen bir şey mi?
İyi ya da kötü olan biz miyiz? Yoksa davranışlarımız mı?