Hayvanlar Yine Resmigeçitte…
Kitap kurtları (çocuklar ve ana babalar) kollasın kendini. Onlar için (öncelikle çocuklar tabii) özel olarak kaleme alınan kitaplardan beşincisi Eşek Dersem Çık, Keçi Dersem Kaç yine birbirinden güzel resimlerle yayımlandı.
"Eşek" ve "keçi" kitabın adından anlaşılacağı gibi ele alınan hayvanlardan ikisi. Ayrıca "deve", "at", "inek", "koyun" ve "domuz" konusu da var. Hayatımızın bir parçası olan hayvanları birer canlı olarak sevmek ve onlara yakın olmak kadar kültürümüze, edebiyatımıza yansımalarıyla bilmek ve günlük hayatımızda bunlara yer vermek de önemlidir. Ben Filiz Özdem'in "Kitap Kurtları İçin" dizisini bu yüzden önemsiyor, iki ayaklı ve çok yönlü "sevme" ve "bilme" işlevini benimsiyorum.
Eşekler bugün giderek azalmış hatta neredeyse unutulmuş olsa da çok yakın bir geçmişe kadar büyük şehirlerde bile insanların işlerini kolaylaştıran işlevlere sahipti. Kırsal kesimde de benzerlerini II. Dünya Savaşı sırasında gördüğümüz tekneli motosikletlerin artık eşeğin yerini almaya başladığını biliyoruz. Öyle ki peşinde sıpasıyla görmeye alışık olduğumuz anne eşeklerle, kaba kaba anıran baba eşeklere hasret kaldık… Birinden söz ederken ya da birine hitap ederken kızıyor muyuz, seviyor muyuz ancak muhatabımızın ve bilenlerin anlayabileceği çift şe'li "eşek" bile dilimize konuk olmaz oldu. Hakaret olarak algılanma korkusu da var elbette… Bir gün eşek görmek için hayvanat bahçesine gitmek zorunda kalacağımızı düşünürken içim burkuluyor.
Bu durum develer ve atlar için de pek farklı değil. Hatta artık, özellikle şehir hayatında yabancısı olduğumuz koyun, keçi, inek gibi hayvanlar da günlük hayatımızın birer parçası olmaktan hayli uzaklar. Domuzunsa şansı neredeyse hiç yok… Kedi ve köpek dışında günlük hayatımızı süsleyen hayvan kalmadı desek yeridir. Kargalar, martılar, güvercinler ve serçeler şükür ki var, bir yanından giriveriyorlar hayatımızın. Ben kendi adıma ilk dört kitapta olduğu gibi bu kitapta da ve bundan sonra çıkacağı belirtilmiş olan kedi, köpek, kuş ve balıkların söz konusu edileceği Kedinin Kanadı Olsa adlı altıncı kitapta da hayvanların ne kadar içimizde olduklarını gösteren birbirinden güzel öyküler, anılar, bilgiler, atasözleri, deyimler, bilmeceler ve kitap adları bulacağımızı düşünüyorum.
"Zihnimizi açan, benliğimizi arıtıp besleyen kitaplara ve bize kim ve ne olduğumuzu anımsatıp öğreten hayvanlara evet!"
Hayvanlar Yine Resmigeçitte…
Kitap kurtları (çocuklar ve ana babalar) kollasın kendini. Onlar için (öncelikle çocuklar tabii) özel olarak kaleme alınan kitaplardan beşincisi Eşek Dersem Çık, Keçi Dersem Kaç yine birbirinden güzel resimlerle yayımlandı.
"Eşek" ve "keçi" kitabın adından anlaşılacağı gibi ele alınan hayvanlardan ikisi. Ayrıca "deve", "at", "inek", "koyun" ve "domuz" konusu da var. Hayatımızın bir parçası olan hayvanları birer canlı olarak sevmek ve onlara yakın olmak kadar kültürümüze, edebiyatımıza yansımalarıyla bilmek ve günlük hayatımızda bunlara yer vermek de önemlidir. Ben Filiz Özdem'in "Kitap Kurtları İçin" dizisini bu yüzden önemsiyor, iki ayaklı ve çok yönlü "sevme" ve "bilme" işlevini benimsiyorum.
Eşekler bugün giderek azalmış hatta neredeyse unutulmuş olsa da çok yakın bir geçmişe kadar büyük şehirlerde bile insanların işlerini kolaylaştıran işlevlere sahipti. Kırsal kesimde de benzerlerini II. Dünya Savaşı sırasında gördüğümüz tekneli motosikletlerin artık eşeğin yerini almaya başladığını biliyoruz. Öyle ki peşinde sıpasıyla görmeye alışık olduğumuz anne eşeklerle, kaba kaba anıran baba eşeklere hasret kaldık… Birinden söz ederken ya da birine hitap ederken kızıyor muyuz, seviyor muyuz ancak muhatabımızın ve bilenlerin anlayabileceği çift şe'li "eşek" bile dilimize konuk olmaz oldu. Hakaret olarak algılanma korkusu da var elbette… Bir gün eşek görmek için hayvanat bahçesine gitmek zorunda kalacağımızı düşünürken içim burkuluyor.
Bu durum develer ve atlar için de pek farklı değil. Hatta artık, özellikle şehir hayatında yabancısı olduğumuz koyun, keçi, inek gibi hayvanlar da günlük hayatımızın birer parçası olmaktan hayli uzaklar. Domuzunsa şansı neredeyse hiç yok… Kedi ve köpek dışında günlük hayatımızı süsleyen hayvan kalmadı desek yeridir. Kargalar, martılar, güvercinler ve serçeler şükür ki var, bir yanından giriveriyorlar hayatımızın. Ben kendi adıma ilk dört kitapta olduğu gibi bu kitapta da ve bundan sonra çıkacağı belirtilmiş olan kedi, köpek, kuş ve balıkların söz konusu edileceği Kedinin Kanadı Olsa adlı altıncı kitapta da hayvanların ne kadar içimizde olduklarını gösteren birbirinden güzel öyküler, anılar, bilgiler, atasözleri, deyimler, bilmeceler ve kitap adları bulacağımızı düşünüyorum.
"Zihnimizi açan, benliğimizi arıtıp besleyen kitaplara ve bize kim ve ne olduğumuzu anımsatıp öğreten hayvanlara evet!"