“Bak şu bahçenin güzelliğine. Şu şeftaliye, şu eriğe, şu armuda, şu çiçeklere bak. Hepsi birlikte güzel... Bir ülkenin içinde ne kadar din, dil, ırk varsa o kadar zenginliktir bu. Tek meyveyle bahçe olmaz.”
Ayancıklı Baba Yorgo
Türkiye ile Yunanistan arasında 1923 yılında Lozan'da imzalanan protokol, Türkiye'de yaşayan Rum Ortodokslarla, Yunanistan'da yaşayan Müslümanların zorunlu mübadelesini öngörüyordu. 1912'de Balkan Harbi'yle başlayan on yıllık savaş dönemi boyunca yerinden yurdundan olanlarla birlikte, iki milyon civarında insan karşılıklı olarak göç etmek zorunda kaldı.
Emanet Çeyiz, Denizli'nin Honaz Köyü'nde yaşayan bir Rum ailenin, sürgüne gönderilirken Müslüman komşularına bıraktığı kızlarının çeyizinin, yaklaşık seksen yıl sonra aileye geri veriliş öyküsüdür. Kemal Yalçın, dedesine emanet edilen çeyizi teslim etmek üzere Minoğlu ailesinin izini sürerken, on beş Rum ve on beş Türk mübadilin yaşam öyküsünü ve duygularını kendi ağızlarından aktarır bize.
“Bak şu bahçenin güzelliğine. Şu şeftaliye, şu eriğe, şu armuda, şu çiçeklere bak. Hepsi birlikte güzel... Bir ülkenin içinde ne kadar din, dil, ırk varsa o kadar zenginliktir bu. Tek meyveyle bahçe olmaz.”
Ayancıklı Baba Yorgo
Türkiye ile Yunanistan arasında 1923 yılında Lozan'da imzalanan protokol, Türkiye'de yaşayan Rum Ortodokslarla, Yunanistan'da yaşayan Müslümanların zorunlu mübadelesini öngörüyordu. 1912'de Balkan Harbi'yle başlayan on yıllık savaş dönemi boyunca yerinden yurdundan olanlarla birlikte, iki milyon civarında insan karşılıklı olarak göç etmek zorunda kaldı.
Emanet Çeyiz, Denizli'nin Honaz Köyü'nde yaşayan bir Rum ailenin, sürgüne gönderilirken Müslüman komşularına bıraktığı kızlarının çeyizinin, yaklaşık seksen yıl sonra aileye geri veriliş öyküsüdür. Kemal Yalçın, dedesine emanet edilen çeyizi teslim etmek üzere Minoğlu ailesinin izini sürerken, on beş Rum ve on beş Türk mübadilin yaşam öyküsünü ve duygularını kendi ağızlarından aktarır bize.