Alevilik, Anadolu doğumlu bâtınî kurtarıcı bilinç-inançtır; bu bilincin-inancın örgütlenmesi anlamında bâtınî felsefe ya da bilgelik, yani eren-evliya öğretisidir. Anlaşılacağı gibi Arapyarımadası doğumlu olmadığı için, İslâm'ın özü de değildir.
Doğumundan günümüze Alevi kimliğiyle yaşanmış bir yasaklı tarihi vardır Aleviliğin; bir de geriye dönüş tapımı gereği İslâm'ın içine taşındığında sahiplendiği, kendini özdeşleştirdiği, kutsadığı bir yasaklı tarihi vardır. Bu ikili yasaklı tarih anlaşılmadan, Alevi tarihi sağlıklı olarak bilince taşınamaz.
Resmi tarihin sınırlarının dışına taşınmadan, oradaki tarih güncellenmeden yasaklı olan Alevi tarihi kurtarılamaz. Bu gerçeğin bir yanıdır: Diğer yanı ise geçmiş bugünden kurtarılmalıdır: Her iki anlayışı birlikte düşündüğümüzde tarihi kurtarmak için, resmi tarihin dışına taşınıp oradaki tarihi güncellemek, daha sonra da güncellediğimiz tarihi bugünün saldırısından korumak gerektiği anlaşılır.
Bunu başardığımızda, resmi tarihe direnmiş olanları yeniden aramıza taşıyabiliriz, bu yolla ezilenlerin tarihine sahip çıkabiliriz. Sahip çıktığımız tarihi, egemenin değil, yaşamın hizmetine sunabiliriz.
Alevilik, Anadolu doğumlu bâtınî kurtarıcı bilinç-inançtır; bu bilincin-inancın örgütlenmesi anlamında bâtınî felsefe ya da bilgelik, yani eren-evliya öğretisidir. Anlaşılacağı gibi Arapyarımadası doğumlu olmadığı için, İslâm'ın özü de değildir.
Doğumundan günümüze Alevi kimliğiyle yaşanmış bir yasaklı tarihi vardır Aleviliğin; bir de geriye dönüş tapımı gereği İslâm'ın içine taşındığında sahiplendiği, kendini özdeşleştirdiği, kutsadığı bir yasaklı tarihi vardır. Bu ikili yasaklı tarih anlaşılmadan, Alevi tarihi sağlıklı olarak bilince taşınamaz.
Resmi tarihin sınırlarının dışına taşınmadan, oradaki tarih güncellenmeden yasaklı olan Alevi tarihi kurtarılamaz. Bu gerçeğin bir yanıdır: Diğer yanı ise geçmiş bugünden kurtarılmalıdır: Her iki anlayışı birlikte düşündüğümüzde tarihi kurtarmak için, resmi tarihin dışına taşınıp oradaki tarihi güncellemek, daha sonra da güncellediğimiz tarihi bugünün saldırısından korumak gerektiği anlaşılır.
Bunu başardığımızda, resmi tarihe direnmiş olanları yeniden aramıza taşıyabiliriz, bu yolla ezilenlerin tarihine sahip çıkabiliriz. Sahip çıktığımız tarihi, egemenin değil, yaşamın hizmetine sunabiliriz.