Berci Kristin Çöp Masalları, bir doğuş, bir kuruluş, bir türeyiş öyküsüdür. Kentin kıyısında, çöplükte, fabrika atıklarının ortasında doğan bir hayatın öyküsü. Kentin çöpünden, yabancı oldukları kültürün artıklarından, paslı tenekeden, kartondan, naylondan, muşambadan, plastikten, bir yandan da cenk hikâyeleri, maniler, tekerlemeler ve ağıtların dilinden yaratılmış gecekondunun masalı.
Hep bir ses duyulur sayfalardan; rüzgarın uğultusu, martı çığlıkları, bağrışmalar, küfürler, fabrika gürültüleri ya da silah sesleri. Çiçektepe'nin doğuşunun ve büyümesinin sesidir bu; anlatı da bu seslerin müzikal düzelemesidir bir bakıma. Sesin ağır bastığı bu roman, geleneksel seslerden yararlanarak bestelenmiş bir senfoniye benzer.
İnsan, daima ilksel haliyle, başlangıcıyla kendini oluştururken vardır bu anlatı içinde. O yüzden mağara resimlerini andırır bu anlatım özelliği. O resimlerin yalın olduğu kadar sarp, plastik olduğu kadar da doğal estetiğine ulaşmış, bu özelliği modern edebiyatın ortamına çevirebilmiş bir yazarın başarısıdır. Yazarın kendisi ise asla belirmez bu metinlerde; uzakta, her şeye aynı mesafede, ama zaten tam da içinde bir yerdedir hep...
Yunanca'dan Farsça'ya, Almanca'dan Hollandaca'ya kadar pek çok dile aktarılan Berci Kristin Çöp Masalları, çevrildiği her dilde büyük heyecanla karşılanmıştır.
Berci Kristin Çöp Masalları, bir doğuş, bir kuruluş, bir türeyiş öyküsüdür. Kentin kıyısında, çöplükte, fabrika atıklarının ortasında doğan bir hayatın öyküsü. Kentin çöpünden, yabancı oldukları kültürün artıklarından, paslı tenekeden, kartondan, naylondan, muşambadan, plastikten, bir yandan da cenk hikâyeleri, maniler, tekerlemeler ve ağıtların dilinden yaratılmış gecekondunun masalı.
Hep bir ses duyulur sayfalardan; rüzgarın uğultusu, martı çığlıkları, bağrışmalar, küfürler, fabrika gürültüleri ya da silah sesleri. Çiçektepe'nin doğuşunun ve büyümesinin sesidir bu; anlatı da bu seslerin müzikal düzelemesidir bir bakıma. Sesin ağır bastığı bu roman, geleneksel seslerden yararlanarak bestelenmiş bir senfoniye benzer.
İnsan, daima ilksel haliyle, başlangıcıyla kendini oluştururken vardır bu anlatı içinde. O yüzden mağara resimlerini andırır bu anlatım özelliği. O resimlerin yalın olduğu kadar sarp, plastik olduğu kadar da doğal estetiğine ulaşmış, bu özelliği modern edebiyatın ortamına çevirebilmiş bir yazarın başarısıdır. Yazarın kendisi ise asla belirmez bu metinlerde; uzakta, her şeye aynı mesafede, ama zaten tam da içinde bir yerdedir hep...
Yunanca'dan Farsça'ya, Almanca'dan Hollandaca'ya kadar pek çok dile aktarılan Berci Kristin Çöp Masalları, çevrildiği her dilde büyük heyecanla karşılanmıştır.