Ben ve Kaminski, sanat çevrelerinden uzaklaşmış bir ressamın yaşamöyküsünü yazarak üne kavuşmayı hayal eden bir gazetecinin yalanlar ve gerçekler üstüne kurulu dünyasına odaklanıyor.
Fırsat düşkünü gazeteci Sebastian Zöllner'in ressam Manuel Kaminski'yle ilişkisi, tuhaf bir çekim gücü yaratıyor: Kaminski, sanki gerçek bir karaktermişçesine, sanki Picasso ve Matisse tarafından gerçekten keşfedilmişçesine insanı kendine bağlıyor. Zöllner ise bencil duygularıyla itici bir karakter gibi görünse de, olanca gerçekliği ve düşkünlükleriyle ete kemiğe bürünüyor. Zöllner'in entrika üstüne entrika çevirerek Kaminski'yle birlikte çıkmayı başardığı yolculuk, Ben ve Kaminski'yi bir yol romanına dönüştürüyor.
Almanca edebiyatın yönünü değiştiren en önemli çağdaş yazar olarak nitelenen Daniel Kehlmann, sanat ve medya arasındaki ilişkilerde ahlak konusunu alaya alırken, şaşırtılarla dolu, ironik yaklaşımıyla okuru kendi kendinden kuşkuya düşürüyor, kendisiyle yüzleştiriyor.
Ben ve Kaminski, sanat çevrelerinden uzaklaşmış bir ressamın yaşamöyküsünü yazarak üne kavuşmayı hayal eden bir gazetecinin yalanlar ve gerçekler üstüne kurulu dünyasına odaklanıyor.
Fırsat düşkünü gazeteci Sebastian Zöllner'in ressam Manuel Kaminski'yle ilişkisi, tuhaf bir çekim gücü yaratıyor: Kaminski, sanki gerçek bir karaktermişçesine, sanki Picasso ve Matisse tarafından gerçekten keşfedilmişçesine insanı kendine bağlıyor. Zöllner ise bencil duygularıyla itici bir karakter gibi görünse de, olanca gerçekliği ve düşkünlükleriyle ete kemiğe bürünüyor. Zöllner'in entrika üstüne entrika çevirerek Kaminski'yle birlikte çıkmayı başardığı yolculuk, Ben ve Kaminski'yi bir yol romanına dönüştürüyor.
Almanca edebiyatın yönünü değiştiren en önemli çağdaş yazar olarak nitelenen Daniel Kehlmann, sanat ve medya arasındaki ilişkilerde ahlak konusunu alaya alırken, şaşırtılarla dolu, ironik yaklaşımıyla okuru kendi kendinden kuşkuya düşürüyor, kendisiyle yüzleştiriyor.