One-Punch Man
İlk bakışta, Saitama bir süper kahraman gibi görünmüyor asla; ne kel kafasındaki ruhsuz yüz ifadesi ne de en ufak bir etkileyiciliği olmayan fiziği. Öte yandan, sıradan görünüşlü bu herifin hiç de sıradan olmayan bir sorun var başında; kendi gücüne uygun rakip bulamıyor bir türlü. Evet, zaman zaman umut vadeden kötü karakterler çıkıyor ortaya ama Saitama her defasında onları bir yumrukta yere seriveriyor. Acaba bir gün Saitama da kendi akranı bir rakip bulup hayatına anlam katabilecek mi yoksa hayatının geri kalanını olağanüstü gücüyle sıkılarak geçirmeye mahkûm oldu mu çoktan?aYedi eşkıya, yedi hançer, yedi oluk kan. Aşkın güneşinden ateş yerine kan akmıştır bu defa. Akan kanları ile bir mektup yazmıştır Mevlânâ’sına: “Hamuşum!
Ey benim yüreğimin içi! Ah aşkın gözyaşlarını akıtan can dost!
Bu mektubumun sana geldi¤inde bilesin ki; Başımı kesip kör kuyuya atsalar. Şah damarımdan oluk oluk kanı akıtsalar, dokuz yurda tenimi lime lime dağıtsalar, yedi çakal sürüsü vücuduma saldırsalar kırmazdı acılar beni,
yorardı belki teni. Özümsün, özümle ararım Mevlânâ’m seni. Şems’in kurban olsun sana. Ve yemin ederim ki ölümümün gözlerinin önünde olmasını isterdim. Gör ki aşk için ölmek ne demekmiş.”
One-Punch Man
İlk bakışta, Saitama bir süper kahraman gibi görünmüyor asla; ne kel kafasındaki ruhsuz yüz ifadesi ne de en ufak bir etkileyiciliği olmayan fiziği. Öte yandan, sıradan görünüşlü bu herifin hiç de sıradan olmayan bir sorun var başında; kendi gücüne uygun rakip bulamıyor bir türlü. Evet, zaman zaman umut vadeden kötü karakterler çıkıyor ortaya ama Saitama her defasında onları bir yumrukta yere seriveriyor. Acaba bir gün Saitama da kendi akranı bir rakip bulup hayatına anlam katabilecek mi yoksa hayatının geri kalanını olağanüstü gücüyle sıkılarak geçirmeye mahkûm oldu mu çoktan?aYedi eşkıya, yedi hançer, yedi oluk kan. Aşkın güneşinden ateş yerine kan akmıştır bu defa. Akan kanları ile bir mektup yazmıştır Mevlânâ’sına: “Hamuşum!
Ey benim yüreğimin içi! Ah aşkın gözyaşlarını akıtan can dost!
Bu mektubumun sana geldi¤inde bilesin ki; Başımı kesip kör kuyuya atsalar. Şah damarımdan oluk oluk kanı akıtsalar, dokuz yurda tenimi lime lime dağıtsalar, yedi çakal sürüsü vücuduma saldırsalar kırmazdı acılar beni,
yorardı belki teni. Özümsün, özümle ararım Mevlânâ’m seni. Şems’in kurban olsun sana. Ve yemin ederim ki ölümümün gözlerinin önünde olmasını isterdim. Gör ki aşk için ölmek ne demekmiş.”