Kant 22 Nisan 1724'te Doğu Prusya'da Königsberg'de Lutheran bir aileye doğdu, babası bir saraçtı, ve sekiz yaşında Pietist bir okula (Collegium Fridricianum) verildi. Latince'yi burada sekiz yıl süren temel eğitimi sırasında öğrendi. 1740'ta Königsberg Üniversitesinde felsefe ve matematik ve bunların yanısıra fizik ve tanrıbilim eğitimi gördü. Geçim sıkıntısı içindeydi, ve 1755'te bir Privatdozent olarak aynı Üniversitede 15 yıl sürecek olan öğretmenliğine başladı. Öğrencilerinden aldığı ücret yeterli olmadığı için bir süre kitaplarını satarak geçinmek zorunda bile kaldı. 1770'te metafizik ve mantık profesörü oldu. Felsefeye olmaktan çok doğa bilimlerine ilgi duyuyorduı, ve Fransızca'da yazmış olan Leibniz'i bile ancak Wolff ve Baumgarten aracılığıyla ikinci elden tanıdı. Newton'ı okur ve savunurdu, ve gökbilime ilgisinin ölçütü daha sonra evrenin kökeni konusunda Kant-Laplace kuramı olarak bilinecek olan kurama katkılarıdır. Latin klasiklerden özellikle Lucretius'u okumayı severdi; yaşamında Rousseau'nun Emil'ini okurken gündelik dizeminin tekdüze akışını bozarak haftalarca eve kapanması dışında hiçbir dramatik olay yoktur ve doğduğu kentten bile yalnızca yüz km. uzaktaki bir kasabaya yaptığı yolculuk dışında hiç ayrılmadı.
Arı Usun Eleştirisi 1781'de çıktı. İkinci ve gözden geçirilmiş yayım 1787'de geldi ve bunu çok geçmeden 1790'da bir üçüncü basım, 1794'de bir dördüncüsü, bir yıl sonra izinsiz bir basım, ve 1799'da beşinci basım izledi. Arkadan gelen çalışmaları şunlardı: Bir Bilim Olarak Ortaya Çıkabilecek Gelecek Bir Metafizik İçin Prolegomena [Prolegomena zu einer jeden künftigen Metaphysik die als Wissenschaft wird auftreten können] (1783); Töre Metafiziğinin Temellendirilmesi [Grundlegung zur Metaphysik der Sitten] (1785); Kılgısal Usun Eleştirisi [Kritik der praktischen Vernunft] (1788); Yargı Yetisinin Eleştirisi [Kritik der Urteilskraft] (1790); Salt Us Sınırları İçerisinde Din [Die Religion innerhalb der Grenzen der blossen Vernunft] (1793); Töre Metafiziği [Die Metaphysik der Sitten] (1797).
1871'de Kritik der reinen Vernunft'u yayımladığı zaman Kant 57 yaşındaydı. On yıllık bir meditasyonun ürünü olan yapıt daha başından başlayarak ve tüm bu süre boyunca her zaman üç ay içinde yayımlanacağı inancına karşın büyüdükçe büyüdü, tüm felsefi temalar bir Ding an sich soyutlaması karşısında yeniden hizaya çekilip ayarlandı, ve sonuçta bütün bir yapı gotik bir ton içerisinde baştan sona dizgesiz bir kütleye yoğruldu. İlkin Duyarlığın ve Usun Sınırları [Der Grenzen der Sinnlichkeit und der Vernunft] başlığı altında çıkması tasarlanan çalışma Kant'ın birçok ertelemesinden sonra yeni adı ile son dört ay gibi kısa bir süre içinde yayıma hazırlanarak 231 yıl önce basıldı (1781 - bu çeviride 'A' metni), sonuçta 'arı' olmayan her tür içerik "arı us" başlığı altına sığdırıldı. Tüm yapıtın en çarpıcı yanı nesnel olduğu varsayılan usun bir düşünürün öznel olduğu çok iyi bilinen kişisel bilinci tarafından yargılanması, e.d. eleştirilmesidir. Eleştirel Felsefenin eleştirel yanı göreli, kişisel, öznel olandan daha çoğunu anlatmaz.
-Aziz Yardımlı-
Kant 22 Nisan 1724'te Doğu Prusya'da Königsberg'de Lutheran bir aileye doğdu, babası bir saraçtı, ve sekiz yaşında Pietist bir okula (Collegium Fridricianum) verildi. Latince'yi burada sekiz yıl süren temel eğitimi sırasında öğrendi. 1740'ta Königsberg Üniversitesinde felsefe ve matematik ve bunların yanısıra fizik ve tanrıbilim eğitimi gördü. Geçim sıkıntısı içindeydi, ve 1755'te bir Privatdozent olarak aynı Üniversitede 15 yıl sürecek olan öğretmenliğine başladı. Öğrencilerinden aldığı ücret yeterli olmadığı için bir süre kitaplarını satarak geçinmek zorunda bile kaldı. 1770'te metafizik ve mantık profesörü oldu. Felsefeye olmaktan çok doğa bilimlerine ilgi duyuyorduı, ve Fransızca'da yazmış olan Leibniz'i bile ancak Wolff ve Baumgarten aracılığıyla ikinci elden tanıdı. Newton'ı okur ve savunurdu, ve gökbilime ilgisinin ölçütü daha sonra evrenin kökeni konusunda Kant-Laplace kuramı olarak bilinecek olan kurama katkılarıdır. Latin klasiklerden özellikle Lucretius'u okumayı severdi; yaşamında Rousseau'nun Emil'ini okurken gündelik dizeminin tekdüze akışını bozarak haftalarca eve kapanması dışında hiçbir dramatik olay yoktur ve doğduğu kentten bile yalnızca yüz km. uzaktaki bir kasabaya yaptığı yolculuk dışında hiç ayrılmadı.
Arı Usun Eleştirisi 1781'de çıktı. İkinci ve gözden geçirilmiş yayım 1787'de geldi ve bunu çok geçmeden 1790'da bir üçüncü basım, 1794'de bir dördüncüsü, bir yıl sonra izinsiz bir basım, ve 1799'da beşinci basım izledi. Arkadan gelen çalışmaları şunlardı: Bir Bilim Olarak Ortaya Çıkabilecek Gelecek Bir Metafizik İçin Prolegomena [Prolegomena zu einer jeden künftigen Metaphysik die als Wissenschaft wird auftreten können] (1783); Töre Metafiziğinin Temellendirilmesi [Grundlegung zur Metaphysik der Sitten] (1785); Kılgısal Usun Eleştirisi [Kritik der praktischen Vernunft] (1788); Yargı Yetisinin Eleştirisi [Kritik der Urteilskraft] (1790); Salt Us Sınırları İçerisinde Din [Die Religion innerhalb der Grenzen der blossen Vernunft] (1793); Töre Metafiziği [Die Metaphysik der Sitten] (1797).
1871'de Kritik der reinen Vernunft'u yayımladığı zaman Kant 57 yaşındaydı. On yıllık bir meditasyonun ürünü olan yapıt daha başından başlayarak ve tüm bu süre boyunca her zaman üç ay içinde yayımlanacağı inancına karşın büyüdükçe büyüdü, tüm felsefi temalar bir Ding an sich soyutlaması karşısında yeniden hizaya çekilip ayarlandı, ve sonuçta bütün bir yapı gotik bir ton içerisinde baştan sona dizgesiz bir kütleye yoğruldu. İlkin Duyarlığın ve Usun Sınırları [Der Grenzen der Sinnlichkeit und der Vernunft] başlığı altında çıkması tasarlanan çalışma Kant'ın birçok ertelemesinden sonra yeni adı ile son dört ay gibi kısa bir süre içinde yayıma hazırlanarak 231 yıl önce basıldı (1781 - bu çeviride 'A' metni), sonuçta 'arı' olmayan her tür içerik "arı us" başlığı altına sığdırıldı. Tüm yapıtın en çarpıcı yanı nesnel olduğu varsayılan usun bir düşünürün öznel olduğu çok iyi bilinen kişisel bilinci tarafından yargılanması, e.d. eleştirilmesidir. Eleştirel Felsefenin eleştirel yanı göreli, kişisel, öznel olandan daha çoğunu anlatmaz.
-Aziz Yardımlı-