Ali İsmail Korkmaz, dört polis ve dört sivilin tesadüfi saldırısının değil,
Eskişehir'de 31 Mayıs 2013'de başlayıp 3 Haziran'da son bulan örgütlü
bir şiddetin kurbanı oldu.
Sanıkların savunmalarından muhafazakâr ve milliyetçi oldukları
görülüyordu. Ama daha önemlisi, dönemin başbakanından ilham almış,
onun koruması ve teşviki altında çalışmışlardı. Bu nedenle, sanık polis
Mevlüt Saldoğan, mahkemede “Gezi darbe ise, ben darbeyi bastırdım”
demek cüretini gösteriyordu. Ali İsmail'e tuzak kuran siviller ise Recep
Tayyip Erdoğan'ın “Yüzde elliyi evde zor tutuyoruz” dediği kitlenin
parçasıydılar.
Türkiye'nin en başarılı gazetecilerinden biri olan İsmail Saymaz bu
kitabında, tek “suçu” polis şiddetinden kaçmak olan Ali İsmail'in
ölümüne neden olan olaylar zincirini ve bu cinayeti örtmek için
oluşturulan örgütlenmeyi bir detektif titizliğiyle, en ince detayına
kadar inceliyor. “Emri kim verdi?” sorusunun yanıtını “düşman ceza
hukuku”nu yürürlüğe koyan güç ve zihniyette aramamız gerektiğini
gösteriyor.
Ali İsmail Korkmaz, dört polis ve dört sivilin tesadüfi saldırısının değil,
Eskişehir'de 31 Mayıs 2013'de başlayıp 3 Haziran'da son bulan örgütlü
bir şiddetin kurbanı oldu.
Sanıkların savunmalarından muhafazakâr ve milliyetçi oldukları
görülüyordu. Ama daha önemlisi, dönemin başbakanından ilham almış,
onun koruması ve teşviki altında çalışmışlardı. Bu nedenle, sanık polis
Mevlüt Saldoğan, mahkemede “Gezi darbe ise, ben darbeyi bastırdım”
demek cüretini gösteriyordu. Ali İsmail'e tuzak kuran siviller ise Recep
Tayyip Erdoğan'ın “Yüzde elliyi evde zor tutuyoruz” dediği kitlenin
parçasıydılar.
Türkiye'nin en başarılı gazetecilerinden biri olan İsmail Saymaz bu
kitabında, tek “suçu” polis şiddetinden kaçmak olan Ali İsmail'in
ölümüne neden olan olaylar zincirini ve bu cinayeti örtmek için
oluşturulan örgütlenmeyi bir detektif titizliğiyle, en ince detayına
kadar inceliyor. “Emri kim verdi?” sorusunun yanıtını “düşman ceza
hukuku”nu yürürlüğe koyan güç ve zihniyette aramamız gerektiğini
gösteriyor.